Bekir Abdullah Kimdir..?

cami- ali paşaİslam Dergisi yazarımız  Bekir Abdullah Tokat doğumlu olup, evli ve …çocuk babasıdır.
Yazarımız Kur’an, hadis, fıkıh, akaid, tefsîr ve tarih ilmine vakıf olup, Fransızca ve Arapça bilmektedir. Medrese tahsili yapmakla birlikte bir üniversiteden mezun olan yazarımız, Ehli sünnet itikadı müdafisidir…

Tasavvufa inancı tam olup, mürşitlik iddiasında değildir. Büyük imam ve alim, İmam-ı Rabbani Mücedidi Elfi Sani hazretlerinin hayranı ve yolundadır…
Kısacası ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz sözü gereği yazdığı makaleler ve sorulan sorulara verdiği müsbet cevaplar ilminin ve irfanının derecesini göstermektedir…

İslam Dergisi Yönetimi

Bekir Abdullah hocamızın dergimize yayınlanan bazı yazıları aşağıdadır:

Loading

3.570 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Zeynep için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Bekir Abdullah Kimdir..?” üzerine 72 yorum.

  1. Allah ebeden razı olsun hocam gerçekten hayırlı bir iş yapıyorsunuz. Sizin gibi ilim ehlinin tavsiyelerine ihtiyacimız var. Bir şey yanlış anlaşılmasın. Hepsi Allaha dua ediyorda bu abla diyor ki mealini vereyim; Allah bizim gibi günahkarların dualarına dönüp bakmak istemez ama misal bir kişinin şeyhine diyor ki sen bu kulumun duasını kabul etmem için bana dua et de bende kabul edeyim. O da Ya Rabbi bu kulun duasını kabul ediver diyor Allahta o şeyhin duası hürmetine bizim duayı kabul ediyor.Yani burda kendini küçük görme şeyhi n ise çok büyük olduğu düşüncesini anlatmaya çalışıyo. Ancak bu ifadeler itikadı imanı zayıf kişilerin Allahla arasını açar. Halbuki ben Rabbimin bana bakmasına sevmesine ihtiyaçlarımı gidermesine benim hep koruyanım kollayanım olmasına korktuğumda ya Rabbi sana emanetiz diyerek kalbimin sukûna ermesini sağlamasına el Hak muhtacım. Ve bunların hepsinin bir şekilde Rabbim tarafından bana verildiğini görüyorum bu benim sevinç kaynağım. Bir gün fizikle alakalı şöyle birşey okumuştum. Kainattaki her şey frekanstan oluşuyor ve ona bir bakan olduğunda o madde halinde gözüküyor. Sonra kendi kendime dedim ki ” ben ve çevremdeki herşey madem ki madde halinde gözüküyor demekki bize sürekli bir bakan var ki madde hali bozulmuyor Allahualem (cahilin tefekkür hali). Sonra bu bakan kimdir elbette ki Allahu teala hazretleridir. Vallahi gözünü benden ayırmıyor kurban olduğum. Bunca günaha acze tembelligime rağmen. Ve ben bu duyguda olduğum için böyle afaki şeylerinyanlış olduğunu düşünüp eleştirel yaklaşıyorum. Rabbimin beni o kadar çok durumda kendisinin eğittiği durumları müşahede ettim ki bilmiyorum bu ifade edebe aykırı yanlış olur mu gerçek mürşit Allahu tealadır diyorum. İçimi döktüm buna ihtiyacim vardı. Böyle bir kapi açtığınız için Allah razı olsun hocam selam ve dua ile…

    1. Allah sizden de razı olsun Z. hanım.
      O abla denilen kimse mesnetsiz konuşmuş olmalı. Zira onun anlattıkları ne ayette ne de hadislerde vardır. İslam Ayet ve hadislerla açıklanır. Şeyhlerin rüyaları ile değil.
      Ben size konuyu ayet ile açıkladım. Allahu teala kullarına bizzat buyurdu ki:
      ادْعُونٖٓي اَسْتَجِبْ لَكُمْؕ yani: “Bana dua ediniz icabet edeyim.” şeyh sizin için bana dua etsin buyurmadı. Şeyh herhangi bir müslüman için dua edemez mi eder elbette. Ama o bayanın dediği gibi bizim duamız kabul olmazmış da şeyh bizim ahvalimizi Allaha bu kulunun duası kabul olmuyor diye arz edermiş de. Bunlar uydurma sözlerdir. Allah o şeyhe sormaz mı “Sen nerden biliyorsun o kulumun duasının kabul olmayacağını” diye sormaz mı?
      Hz. Mevlana diyor ki: “Allaha kırık kalple dua et. Kırık kalple yapılan dua Allah katına uçar da gider kabul olması için” der.
      Hz Mevlana da büyük bir mürşittir.
      “Duanız olmazsa Allah size ne diye değer versin” ayetini de mi bilmez bu cahiller. Dua aynı zamanda ibadettir. Bakara suresinde “Ey iman edenler Allah’tan sabrederek ve dua ederek yardım isteyin” buyurmaktadır.
      Dua hakkında yazdıklarınız çok isabetlidir müsterih olunuz.
      Allahu teala gökleri ve yerleri ve arasındakileri El-Kayyum isminin tecellisiyle varlıkta tutmaktadır. O ismi şerifinin tecellisini bir an çekse her şey yok olur. Bakara suresinde “ve lâ yeûdühû hıfzuhümâ” buyurulmaktadır. Yani Rabbimiz “gökleri ve yerleri varlıkta tutmak bana bir ağırlık vermez” buyurmaktadır. SübhânAllâh.
      Şüphesiz ki gerçek mürşid Allahu tealadır. Gerçek şeyhler alimler irşada vesiledir.
      Allahu teala her şeyi vesilelerle vermeyi dilemiştir. Acıkan insanı ekmek yemek doyurmaz hakikatte doyuran tokluk hissini veren tatları tattıran Allah celle celalühüdür. Yemekler yiyecekler içecekler mecazdir vesiledir.
      Allah sizden de razı olsun vesselam.

  2. Değerli hocam, hani Rasulullaha a.s.v Allahu teala hazretleri “Rabbin sana darılmadı, terketmedide” ayeti ile hitap ediyor ya. Ben bu hitabı bilmiyorum doğru mu yapıyorum darlandığım da bi sıkıntı içindeyken Rabbimin bana hitabı gibi hissediyorum. Ve sıkıntıdan bi şekilde kurtulduğumda da Rabbim beni terketmedi şeklinde düşünerek hani seviniyorum. Geçen gün sofi ablanın biri mealen bu ayetin biz günahkarlara değil evliyalara söylendiğini belirtiyo. Allahu teala şeyh efendiyi vesile kıldı, biz dua ettiğimizde biz günahkarın duasını kabul etmek için şeyh efendiye dermişki “kulum sen bu kulun duasını kabul etmem için bana dua et ki ben onun duasını kabul edeyim. O da dua edermiş ya Rabbi sen bu kulunun duasını kabul ediver diye dua edermis”. O zaman Rabbimin size şah damarınizdan daha yakınım, dua edin icabet edeyim, duanız olmasa ne ehemniyetiniz var gibi ifadelerle bize buyurduğu söyleniyo ki bunlarla bu söylem çelişmiyo mu? Ve ben artık bu sofilere dedim ki benim seydayla hiçbir bağlantim yok ne görüyorum ne dinleyebiliyorum ve ne de onun okuyacağım çalışmaları var. Dolayısıyla sadece sizden besleniyorum. Ve sizin en ufak bir hatanız (yani bidat vs gibi önemli şeylerden bahsediyorum) beni itiyo. Ve ben çıktım hocam ve bunu belirttim. Ve Rabbimden niyaz ediyorum beni kendi sevdiği bir mürşide bağlasın arada ablalar olmasın. Biri şeytana uymuşsun dedi. Bir kişide kalbimin mühürlendiğini aşağıya bakarak tarikatin terk edilmeyeceğini demek ki sen peygamberin cocukları kötü diye peygamberi de terk edersin öldüğünde mürşidin ne olduğunu anlayacaksın dedi.. Ben Allahı seven her alimi şeyhi seviyorum. Ve her birinden Allah razı olsun. Ama ben bu arkadaşların arasına her girdiğimde bu tarz söylemlerinden ötürü yüreğimde daralma hissediyodum. Ve böyle bi yerde durmaktansa çıkıp Rabbimin benim hakkımda ki inşallah başka güzel hükmünü beklemenin daha iyi olacağına karar verdim. Ama yinede sizden de bu konuda neler söylersiniz tavsiyelerinizi almak isterim. ben bidata düşme şirke düşmekten en azından bilerek aşırı derecede korkuyorum. Çünkü ilim sahibi olmadığımdan bilmediğimiz hallerde buna Allah muhafaza düşüyor olabiliriz. bunun yapıldığını düşündüğüm ortamlarda müthiş sıkıntı yaşıyorum her kesin herşeyini sürekli düzeltmek te uygun değil. Acaba ben şirk ve bidat hususunda biraz fazla mı evhamlanıyorum. Yoksa bu doğrudur ama hep düzeltmek gerekir bu da yapılmadığında vebalmidir. Belki cahil kimselerden bilinçsiz bu duruma düşenleri affeder Rabbim. Ama benim gibi bu konularda çok kafa yoranlara sana bunu analiz etme kabiliyeti verdim mücadele niye etmedin demez mi? Üstelik te ben Rabbime vasıl olmaya çalışıyorum düşe kalka vallahi iyi bi insan değilim ama iyi insan olmak yolunda çok gayret sarfediyorum. Benim Rahmeti Rahmanım benim kalbimi niçin mühürlesin. Vallahi başka kapım yok. Böyle yaparsa bile ben bu kapıdan başka kapıya gidesi değilim. Çok üzgünüm 😔

    1. Z. hanım siz hiç üzülmeyiniz. Size o hadsiz söz söyleyen cahillere de asla taviz vermeyiniz. Onlar bilmeden neleri kaybettiklerini bir bilseler hemen tövbe ederlerdi. Onlar ilimsiz fetva veren zavallılardır. Onlara hiç itibar etmeyiniz. İslam kimsenin tekelinde değildir. Kim Kuran ve sünnete inanır itaat ederse o kimse dünya ve ahirette kurtuluş içindedir. Bunun aksini iddia edenler sapkındır yada zındıktır.
      Söz konusu sure Duha suresidir.

      DUHA SURESİ mealen(3 ayet):
      3 – Rabbin seni bırakmadı ve darılmadı.
      4 – Ahiret senin için dünyadan daha hayırlıdır.
      5 – Rabbın sana verecek ve sen hoşnut olacaksın.
      Edille-i şeriyyede ki Kıyası fukahaya göre bu ayetlerin kapsamına sadece evliyalar değil tüm müminler bu ayetlerin kapsamına girer müsterih olunuz.
      Dua konusunda ayeti kerimede Cenabı Hak: وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونٖٓي اَسْتَجِبْ لَكُمْؕ (melaen: “Rabbiniz buyurdu ki; Bana dua ediniz duanıza icabet edeyim”(mümin/60).
      Doğrudan evliyaya şeyhe dua etmek şirktir. Ancak peygamberleri ve evliyayı vesile caizdir. Şöyle ki, “Ey Rabbim bu duamı Peygamberimiz hürmetine kabul et” demek caizdir. Bunun aksine mürşidin gıyabına “Ey mürşidim bu duamı kabul et” demek ise şirktir.
      Gerçek mürşitlerin hiç birisi Kuran ve Sünnetten ayrılmaz. Onlar asla bana dua edin demez. Cahil abla veya sofular uydurmaktadır bu gibi safsataları. Bir kimse Kuran ve sünnete göre iman etmemişse farzları terk edip haramları işliyorsa değil seyyidler Peygamberimiz dahi onu kurtaramaz. Çünkü bunun böyle olduğunu bizzat Peygamberimiz kızı Fatıma’ya beyan etmiştir.
      Günümüz tarikatları üç çeşittir.
      1- Şeyhi nakıstır müridleri de nakıstır.
      2- Şeyhi sahtekardır müridleri cahildir.
      3- Şeyhi kamilidir ama müridleri karışıktır.
      Cahil sufilerden uzak durunuz.

Zeynep için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et