Bekir Abdullah Kimdir..?

cami- ali paşaİslam Dergisi yazarımız  Bekir Abdullah Tokat doğumlu olup, evli ve …çocuk babasıdır.
Yazarımız Kur’an, hadis, fıkıh, akaid, tefsîr ve tarih ilmine vakıf olup, Fransızca ve Arapça bilmektedir. Medrese tahsili yapmakla birlikte bir üniversiteden mezun olan yazarımız, Ehli sünnet itikadı müdafisidir…

Tasavvufa inancı tam olup, mürşitlik iddiasında değildir. Büyük imam ve alim, İmam-ı Rabbani Mücedidi Elfi Sani hazretlerinin hayranı ve yolundadır…
Kısacası ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz sözü gereği yazdığı makaleler ve sorulan sorulara verdiği müsbet cevaplar ilminin ve irfanının derecesini göstermektedir…

İslam Dergisi Yönetimi

Bekir Abdullah hocamızın dergimize yayınlanan bazı yazıları aşağıdadır:

Loading

3.570 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Bekir Abdullah Kimdir..?” üzerine 72 yorum.

  1. Allah din dünya afiyeti versin sağolun hocam. Anlamışmıyım diye soruyorum. Sesli Allah lafzını vird ederek 3 ve uzeri söylersen tarikat den düşersin. Ancak ilahilerde eşlik etsek sesli yada ünlem olarak çıksa bunda mahzur yoktur diye anlaya bilirmiyiz.

    1. Amin. Bilmukabele.
      Tarikatlarda arıza çıkaranların arızalarını çok güzel anlamışsınız ham sofilerin sözleri ile kesinlikle yönlenmeyiniz. Rabbim insan ve cin şeytanlarının şerrinden korusun.
      Virdinizi üç kez sesli olarak arka arkaya söylemek Sadatı Nakşibendiye Tarikine göre tarikattan düşmeye sebeptir. İlahilerde söylemek veya eşlik etmek veya bir sohbet sırasında sohbetin izahı gereği üç beş kez arka arkya sesli olarak Allah demek vird değildir tarikattan düşürmez.
      Diyorsunuz ki; “Hizmet deyince de sanki mantı bükmek vs algılanıyormuş gibi hissiyat geliyor. Halbuki öğrenci evlat insanlara dokunmaya çalışmak deccali sistemlere karşı cihad etmeye çalışmak da hizmet değil midir?”
      Evet bu zamanda sapkınlığın tavan yaptığı 4 hak mezhebin ve hadisi şeriflerin yalanlandığı bu devirde en büyük hizmet bir kimseye gerçek İslam Kuran ve Sünnet yolunu telkin etmek öğretmektir. Peki bunu nasıl yaparız?
      Kuran öğretmek bahanesiyle bir kaç çocuğa hem Kuran hem de zaruri dini bilgileri öğretmek, Allahu tealayı, Peygamberimizi ve diğer Peygamberleri, ashabın büyüklerini ve evliyaları anlatıp onları sevdirmek çok büyük bir hizmettir…

  2. Değerli hocam ben daha öncede size tasavvufla ilgili sorular sormuştum Allah razı olsun her defasında geri dönüş yaptinız. İsterseniz benim sorumun tamamını yazdırmadan cevabını verin hocam. Siz daha iyi bilirsiniz. Yine yaşadığım bir hadise üzerinden bir soru sormak istiyorum. Şu yaşanılan süreçte şeyhimiz bize dediki mealen “ister aşı olun ister olmayın bu konuda kendi kararınızı kendiniz verin” ben olmadım ve ciddi mücadele verdim. Neyse daha sonra şeyhimize bizim gitme şansımız olmuyo ve sohbetlerede katılma şansımız olmuyo. Nedenini bilmiyorum seyda da vurulmuş aşşı. Ben mübareği bu konuda eleştirmiyorum. Haddime değil sadece mevzu anlaşılsın diye anlatıyorum. Daha sonra bizim gibi aşşı olmamış bir ihvan ile bu aşşı mevzusunu konusunda konuşurken kendi için şöyle söyledi mealen; demek ki tam teslim olamadım ki yaptırmadım o yaptırdığı için yaptırsaydım belki o ağu bana şifa olacaktı. Hocam bu tasavvuf mudur? Hayret ediyorum. Ben koşulsuz şartsız teslimiyetin Allah’a olduğunu biliyorum. Hatta Tevhid bilinci zayıf olanı Allahu alem tarikat bile kurtaramaz diye düşünüyorum. Hadsizlik mi bilmem. O zaman bizim aklımızın bizim imtihanımızın ne anlamı kaldı.
    Ben böyle acayip durumları yaşadıkça artık hanımlar sohbetine katılmaktan imtina ediyorum. Biz burda muhabbet kesbetmeye çalışıyoruza geliyo dönüp dolaşıp. Bilgiyi her yerden okuyup öğrenebilirsiniz. Burda muhabbet elde etmeye bakcaz diyolar. Tamam bunada diyeceğimiz yok. Ancak ahir vakit fitnelerine hiç aldırış etmeyelim dışardaki yangına sırtımızı dönelim evladı iyaller nesillerin hebası şurda dursun biz muhabbet edelim cuşu huruşa gelelim ben bu mantığı bir mümin olarak benimseyemiyorum. Biraz çıkıntı gibi kalıyorum. Böyle çok irdelersen ilerleyemezsin diyolar. Ama ben itikadi anlamda sıkıntı gördüğüm davranışları irdelemezsem ve neslimiz için cihad etmezsem kendimi vicdanen rahatsız hissediyorum. Diyorlar ki bazen biz söylemek istediğimiz şeyi anlatamıyor veya anlatacaz derken yanlış ifade ediyor olabiliriz. Bunada amenna. bu muhabbet teslimiyet rüya konularında bazısı o kadar üst düzeymiş gibi gözüküyo sohbetten sohbete koşuyo. Bazısı aaah şeyhim beni çok sevse muhabbetim şöyle olsa böyle olsa gibi (mealen söylüyorum) şunun gibi rüyada görmüyorum bunun gibi muhabbetim teslimiyetim de az diye yanıp yakılıyo. Baktığınız zaman bunlar benden kat be kat iyi insanlar öyleyse acaba bende mi sorun var. Yani teslim olacaksın (seriatın dışındaki şeriatı sorgulamayız) hiçbir şeyi de sorgulamayacaksın. Bu mudur yoksa sorgularsan tarikattan tard mı edilirsin. Yoksa ben herşeyi yanlış mı anlıyorum. Çok küçük akıl baliğ olmayan çocuklara da tövbe aldırabiliyolar. Bulunsun. Allahu Teala hazretlerine vasıl olma yolunda kalbi bir yürüyüş olarak görüyorum tasavvufu. Bu herkesin idrak ederek ihlasla istemesi ve Rabbimizin lütfu ile nasip olacak birşey değil mi? Bir de hafi zikir çekiyoruz diyolar ki; 3 tane yan yana Allah dedin sesli olarak tarikattan düşersin. Yahu ben sevindiğimde üzüldüğümde şaşırdığımda ilahi söylediğimde bunu yan yana getirmemde nasıl bir sıkıntı var. Bu durumda zikir çekmiyorum ki sanki Rahmeti Rahmanımı benden uzaklaştırıyomuş gibi hissediyorum. Tarikatten düşmekle sanki tehdit ediliyor ve korkuyla herşeyi olduğu gibi kabul etmek zorunluluğu ortaya çıkıyor gibi oluyor. Hizmet deyincede sanki mantı bükmek vs algılanıyomuş gibi hissiyat geliyo. Halbuki öğrenci evlat insanlara dokunmaya çalışmak deccali sistemlere karşı cihad etmeye çalışmak da hizmet değilmidir.
    Şeyhimizden uzak olmak ve şeriate yönelik bilgimizin azlığı beni sanıyorum böyle sıkıntıya sokuyo. Neyse hakkınızı helal edin sizin fikirlerinizi sanırım duymam da fayda var. Acaba nerde hata yapıyorum. Bu kadar sorguladığım için tarikatten atılmış olabilir miyim 🙁 Selam ve dua ile…

    1. Değerli Hande hanımefendi. Allahu teala sizin gibi şuurlu hanımların sayısını ziyade eylesin. Siz bu akaid ile sırat-ı mustekîm üzeresiniz bundan dolayı asla tereddüde düşmeyiniz.
      Mutlak teslimiyet “Etîullâhe ve etîurrasûl” ayetinin manasınca Allaha ve Rasülü Muhammed Mustafa’yadır.
      Mürşid şayet ehli sünnet itikadı ve Peygamberimizin ahlakı üzereyse ona Kuran ve Hadisler çerçevesinde itaat edilir. Kuran ve Sünnetten dışarı çıkarsa ona itaat haramdır.
      Cahiller sanıyorlar ki bir şeyhe teslim olunca onun her dediğini yapmanın haşa farz olduğunu sanarak cehennemlik oluyorlar. Böyle bir bağlılık İslama terstir. Bidattir haramdır. Mürşid kendisine bağlı olan sofilerine müritlerine doğru örnek olmak zorundadır. Doğru örnek olmak ise Kuran ve sünnete tam ittiba ile kaimdir. Aşı konusu sağlık ile alakalı bir meseledir. Umumi bir salgın hastalık varken aşı yaptırmak elzemdir. Aksi halde masum birine hastalık bulaştırır da onun ölümüne sebep olursak bunda vebale gireriz.
      Yine tekrar ediyorum mürşide tam teslimiyet ibadet hususunda Farz ve Sünnetleri İlahi rıza için tam yapmaya çalışmakla mümkündür boş laflarla teslimiyet olmaz. İbadetleri yapmada şeyhin gözüne girmeye çalışmak gizli şirktir. İbadetler ancak Allah rızası için yapılır. Gerçek bir mürşid ancak Allahın sevdiği kulları sever kendisini sevenleri değil. Zira hadisi şerifde Peygamberimiz “İmanın en üstünü Allahın sevdiklerini sevmek sevmediklerine buğz etmektir” buyurmuştur.
      Büluğa ermemiş çocuklara şeriat öğretilmelidir. Tarikat şeriatten sonra gelir. Şeriat olmadan tarikat olamaz.
      Nakşibendi de vird niyeti ile üç kez arka arkaya Allahın adını anmak dinden çıkarmaz ama nakşibendi yolundan çıkmaya sebeptir. Buna dikkat etmek gerekir.
      Çok ilginç rüyalar gören sofi diğer sofilerden daha üstün olduğunu asla göstermez. Sofinin üstünlüğü ehli sünnet itikadını daha iyi bilmek Peygamberimizin ahlakı ile ahlaklanmak ve takvalı yaşamakla mümkündür.
      Allaha emanet olunuz eksik bir izahat kaldıysa tekrar sorabilirsiniz.

  3. İmamı rabbani…xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
    xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
    xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
    xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

    1. İsmail Günel !
      Bakasın ki büyük alim ve mutasavvıf Seyyid Abdulhakîm Arvasi hazretleri buyurdular ki:
      – “İmamı Rabbani Ahmedi Farukî Müceddid-i Elf-i Sâni Hazretlerini ancak kafirler sevmez ve münafıklar sevmez.” Bilesin ki Kur’an’da her şeyin açık açık beyanı sadece Peygamberimize mahsustur. Allahu teala Nahl suresi 44. ayeti kerimede; Kuranı Peygamberimize indirdiğini ve onu insanlara açıklamasını emrettiğini beyan eder.. Kuran herkes için açık olsaydı Allah böyle bir emri Rasulüne verir miydi? Ahmak selefiyeci sapkınlar bunu akıl edemeyip Kuran’ın herkese açıklanmış olduğunu zannetmektedirler.
      Siz mezhepsizler Mezhep İmamlarının eline su dökmeye bile layık değilsiniz. Tasavvuf ehlinin tevhidini sizin gibi cahil vahhabiler hiçbir zaman anlayamaz zaten. Ahmaklığın lüzumu yok tövbe et adam ol.

  4. Selamun aleyküm hocam. Bugün okuldan çıkmış eve mecburen yürüyerek giderken bir hadise ile karşılaştım. Güpegündüz ve işlek bir yol olmasina rağmen adamin biri çok özür diliyorum avret yerini çıkarmış. Daha fazlasını söylemeyeyim. Ben bi anda gördüm ve hem korku ve panikle yolumu değiştirdim ve uzaklaştım. Ancak bu hem herkese anlatılacak birşey değil hem de insanın sinirlerini bozan birşey. Hocam naçizane sorum şu burda bizim dahlimiz olmadan karşı tarafı görmüş olmaktan dolayı bize bir günah vebal varmıdır. Ve acaba Rabbim bir günahımıza karşılik bize böyle çirkın bir hadiseyi yaşatmış olabilirmi diye çok gerildim. Kendimde kusur aradım. Hakkınızı helal ediniz saçma sapan bir durum ama bizi sıkıntıya sevketti.

    1. Aleykümselam kardeşim.
      O durumda karşılaşılan çirkin bir görüntüden siz sorumlu değilsiniz. Sana herhangi bir günah da yoktur. Eğer akli dengesi bozuk deli değilse başkasına avret yerini isteyerek gösteren bir kimse melundur lanetlidir. Allah o yapılan işten razı değil ona gadap etmiştir. O kimse o yaptığının cezasını mutlaka görecektir. İnsanlar tarafından başımıza gelen istemediğimiz şeyler günahımızdan dolayı değil onu yapan kimsenin işlemek istediği çirkinlikten dolayıdır.

  5. Selamun aleykum hocam. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde müslüman olduğunu söyleyen üst makamdakilerin, islama ve müslümanlara verdikleri özellikle manevi zararları hep birlikte müşahede ediyoruz. Bugün bir sohbet sırasında, siyasilerin namaz kılma sırasında çekilen ve servis edilen fotoğraflarıyla ilgili olarak ” daha öncesinde olsa ne güzel namazlı abdestliler derdim ancak şimdi burda bi münafıklık varmi” mealinde bir cümle kurdum. Ancak bundan nedense kalbim hoşnut kalmadı. kimseye asla münafık , kafir vs demem hatta hep çevremide uyarırım onda öyle bir haslet yoksa sana döner diye. Hal böyleyken biraz müslümanların hep saflığından ve hüsnü zannından yararlanarak yapılan yanlışların ört bas edilmesi hadisesine olan öfkemden dolayı böyle bir lakırdı ettim. benim hakkimdaki hüküm nedir? Tövbeyle düzeltilirmi? Yani bu tarz kişilere olan öfkem dinmicek ama yinede bu kelimeyi lüzumsuz sarf etmiş olmanın pişmanlığı var. Selam ve dua ile…

    1. Aleykümselam Zeynep hanım.
      İslamı din olarak kabul ettiğine inanıp da dünyevi çıkarları için kullananlar farkında olmadan riyakarlık yapmaktadırlar. Riya ise gizli şirktir. Sözünü ettiğiniz kimseler de bu guruba girer. Böyle yapanlar için o cümleyi kurduysanız müsterih olunuz.

  6. Selamun aleyküm degerli hocam. Ben tasavvufla ilgili çok soruma sizden Allahin izniyle doyurucu cevaplar aldım. Allah razi olsun. Biz arada vekille yada başka biriyle paylaşmadan yada bu kişilerle çözümleyemedigimiz bir mevzuda seydayı yani mürsidimize soru sorarsak edebe aykırı olur mu?. Direk mürşidden her hangi bir zikir talebinde bulunsak bu nakşibendi adabına ters düşer mi? Yani msj la sormak. Aramak acaba haddi aşmak mıdir bu konularda bilgilendirirseniz çok sevinirim.

    1. Aleykümselam.
      Bayan sufilerin mürşidle telefonla doğrudan telefonla bağlantı kurmalarına izin vereceklerini sanmam. Ancak onların eşleri aracılığıyla izin verirlerse müstesna.
      Kaldı ki mürşidlerin erkek sufileri için de doğrudan telefonla irtibatları yoktur. Bunun sebebi sufilerin çokluğundan onlar için çok büyük sıkıntı olur ibadet dahi yapmaya zamanları kalmaz.
      Vekilleri sanırım onların yerine vird işlerine bakıyorlardır.

  7. Hocam Allah razı olsun hem dualarınız hemde bilgiler için. Ben tasavvuf hayatını şu şekilde anladım. Senin meşrebine uygun bir eğitimle seyri süluk yaparsın ve içindeki cevheri mürşidin eğitimiyle ortaya çıkarıp İslam davasına kullanır Allah yolunda cihad eder ve Rabbinin rızasını muhabbetini kazanmak icin çalışırsın. Kısaca bu yani hizmet edersin.
    Burda birşey olduğunda misal veriyorum ben, Allah nasip ederse şöyle yapcam derim mesela. Ama arkadaşların seydam himmet ederse böyle yapcam. Veya mesela diyelim ki birşeyden korktunuz Rabbim saklasın derim. Arkadaşlar Seydam himme etsin. Yani ben kendimi hep Allaha kurulmuş sözlerde onlarıda ekseriyetle seydama kurulmuş sözlerde buluyorum. Fena fiş şeyh var elbette sonra Rasulullaha vasıl olma inşallah ta Allahu tealaya varma var. Ancak tabiki Rabbim büyüklerin duasına bizi dahil etsin fena fişşeyh de hep böyle mi yapmak lazım. Ben sohbetini dinlediğimde benim kalbimi etkiliyor. Ve bir Allah dostu olduğu için seviyorum. Ama kardeşler öldük bittik yandım aşk aşk bazen taklit gibi geliyo. Taklit de olsa yapın diyolar peki aslolan bu şekilde bir aşk mı. Hizmete çok rağbet yok ama asķ sözleri çiçekler böcekler havalarda uçuďuyor. benzer şeyleri belki görüyosunuzdur bu konuda biraz bilgilendirirseniz sevinirim.

    1. Tasavvuf hakkındaki “Ben tasavvuf hayatını şu şekilde anladım. Senin meşrebine uygun bir eğitimle seyri süluk yaparsın ve içindeki cevheri mürşidin eğitimiyle ortaya çıkarıp İslam davasına kullanır Allah yolunda cihad eder ve Rabbinin rızasını muhabbetini kazanmak icin çalışırsın. Kısaca bu yani hizmet edersin.” sözünüz güzel isabetlidir. Özetle Tasavvuf; Allah rızası için nefsi tezkiye ruhu tasfiyedir.
      İmamı Rabbani hazretleri manevi derecelerin en üstünü abdiyet mertebesidir” buyurmuştur. Yani kulluk makamı kul için en en üstün makamdır. Doğru kulluk ise Kuran ve Sünnet çerçevesinde olur. Aksi halde şeytana tabi olmak vardır.
      Peygamberimiz, “Kulun bir şey yapacağı zaman inşaallah(Allah nasip ederse) demesi imanının olgunluğundandır” buyurmuştur. Cahil sofilerin bunun yerine “Seydam himmet ederse” olur demeleri bidattir. Bir sünneti ortadan kaldırmaktır. Şeyhin himmet etmesi yani kalbi dua etmesi caizdir ama Allah dilerse.
      Sure-i Tekvir’de, “Ve mâ teşâûne illâ en yeşâ Allâhu Rabbül-âlemîn” buyuruldu. Mealen: “Alemlerin Rabbi Allah dilemeden siz dileyemezsiniz”
      Peygamber de olsa bir kimse Allah dilemeden dileyemez.
      Fena fişşeyh cahillerin anladığı veya taklid ettiği bir şey değildir. Şeyh ehli sünnet yolunda Peygamberimizin izinden bir milim ayrılmaz. Burada fenafişşeyh olmak şeyhin izini ibadette adım adım takip etmektir. Cahil sofiler her rezilliği yapıyor ama sorsan kendini fenafişşeyh sanıyor. Bu da şeytanın bir oyunudur. Şeyhi ibadetlerde ve güzel ahlakta taklid etmeli sofi. Ama kimse güzel ahlaka girme zahmetine girmek istemiyor. Yalan cezbe şirktir. Bundan sakınmalı kişi. Cezbe geldiğinde mümkün olduğunca saklamalı aksi halde cezbenin açığa çıkmaması için orayı hemen terk etmeli.
      Hizmet sadece dergahı silip süpürmek değil asıl hizmet eğri ile doğrunun birbirine karıştığı, hadislerin yalanlandığı, mezheplere, tasavvufa saldırıldığı bu devirde Allah için Ehli sünneti yaşamak ve yaşatmaktır.
      Peygamberimiz “Sünnetlerimin unutulduğu bir zamanda kaybolmuş bir sünnetimi ortaya çıkarana yüz şehid sevabı verilecektir ” buyurdu. Peki farzların unutulduğu hatta imanın tanınmadığı bu devirde farzları haramları anlatmaya imanı sevdirmeye ne kadar sevap verilir acaba?

  8. Degerli hocam, sorumu anlamlandırabilmeniz için biraz detaylandırmam gerekecek şimdiden hakkinızı helal edin. Öncelikle ben nakşi kollarından birine intisaplıyım. İsim belirtmek şu aşamada doğru olmaz. Seydamızdan uzaktayız. Onu herzaman göremiyoruz sohbetlerine katılamıyoruz. Ona soru sorma gibi bir durumumuz da yok. Bi hanım olarak onun uygun gördüğü zamanda instegramdan yaptığı sohbetlere Allahın izniyle ancak katılıyoruz. Tabi seydam daha çok medrese talebelerine eğilmiş durumda haklı olarak. Tabi başka yapılan iş ve hiz
    metleri biz bilemeyiz. Ancak çok sanal ortamlarda olmayı tercih etmiyor seydam. Bu konuda da sıkıntı yok. Yalnız bizim bayanların başındaki sorumlu arkadaş sağolsun ilgilenmeye soruları cevaplamaya çalışıyor ancak fıkıh vs gibi tabiki islami ilimleri hıfzetmiş birisi değil. Hal böyle olunca bazı söylemlerinde bir takım benim kafamı karıştıran durumlar oluyor. Bu durumları soracağımız sizler gibi medrese çıkışlı bizim guruptan kimseyi bilmeyip soramıyoruz. Ama zaten sorsak o kişiyi sanki hedef almış gibi gözükürüm diye zaten tereddüt ederim. Şimdi yinede bu arkadaşı seydamız seçtiği için, onun bu kafa karıştıran düşünceleri yüzünden uzak durmak acaba direk seydamıza olan teslimiyetimizin eksikliğini veya tasavvufi anlamda bir sıkıntı getirir mi.
    Örneğin ben yiyecek içecek ve kullanılan tüm temizlik ilaç aşı vs. Helal tayyip içerikli olması gerektiğini düşünerek ihvana bu yönde telkinlerde bulunuyordum. Çünkü azimetlerle yaşamanın önemli olduğunu biliyorum. Tabiki yüzde yüz başaramayız ama bu yolda olmak elzemdir. Bana bu konuda çok fazla beyanda bulunmamam gerektiğini müslüman bir ülkede yaşadığımızı tabi yine helal yazıyomu bakabileceğimi amalar vardı sözlerinde. Belki arada bunları kaldıramıcak olanların olduğunu düşünmüş olabilir yada belki haklı olduğu kısımlar vardır.
    Başka örnek bu olmayan salgının ne kadar arkasında siyasi ve başka dolaplar döndüğünü bağışıklık güçlendirecek fitoterapi yağlar otlar hacamat sülük gibi nebevi ölçüler varken (Rabbimiz ruhsat vermiş bazı durumlar için ancak helal olmayan ve sağlığı uzun dönemde riske sokacak olanlar için bu kadar geniş olamayız) insanlara avuç avuç ağır ilaçlar verildiği hengamda ilaçları içebileceklerini söylemesi. ve aşı hususunda bu kadar aleni yan etkiler sıralanırken bu kadar bunlardan sakınılması gerektiğini söyleyen drler varken arkadaşlara aşı olunabilir demesi. Halbuki bazı fıkıhçılar bile kesinlikle daha ortaya tüm gerçekliğiyle konuluncaya kadar bu aşılar hakkında fıkıhçı olarak bir şey söyleyemeyeceğini söylemişken. Sonra safer ayıyla ilgili bela ayı olması ile ilgili ve işte parayı halının altına koyup bilmem kaç gün üstünden atlayıp sonra bilmem hangi gün sadaka diye verin diye ihvanın msj larına tepkiyle yaklaştığım halde bunu böyle değil hanımlar bidattir vs gibi düzeltmeler yapmıyor. Kafam bu tarz şeylerden karışıyor. Şimdi ben gerçekten şöyle düşünmeye başladım acaba seydamın söylediklerini herkes farklı anlar. Sırlar ne kadar açıldıysa o kadar anlar. Belki benim o konudaki meşrebim daha ağırını kaldırabilecek durumda olduğumdan ben seydama direk sorduğumda bana uygun olanı bana suncak. Tabi böyle olmayınca bu kafa karışıklığı tasavvufi hayatı olumsuz etkilermi.
    Veya bu arkadaşımızında seydam seçmiş olsada hatalar yapabileceğini düşünrek biraz geri durmak ta yine bi sıkıntı var mıdır. Bilemiyorum aslında çok net içimdekileri söze dökemiyorum. Ben ne kadar günahkar olsamda bir felsefem var hakikatin (İslam) dışına taşan hiçbir şeyi bilim de olsa kabul etmem diye söylüyorum. İlaçsa hakikatın dışındaysa kabul etmem diyorum. Üstadın dediği gibi hakikatın dışında hayat olsa teperim. Bu sert söylemlerime binaen mi bilemiyorum. Ama arkadaşlara yapmadığım bir şeyi anlatmıyorum. Belkide ben hatalıyım siz bu yazılanlardan hareketle bana ne söylersiniz. Vesselam

    1. Allahu tealanın rahmet ve mağfireti sizlerin ve bizlerin üzerine olsun hanımefendi.
      Rabbimiz intisaplı bulunduğunuz sadat-ı kiramın yolunda seyrü süluk bahşeylesin ve sırat-ı mustekîm üzere kılsın her daim.
      Saadatı kiramın büyüklerinden mücedid-i elfi sani İmam-ı Rabbani hazretleri buyurmuşlardır ki, “Bizim yolumuz azimet yoludur” “Bu yolda ehli sünnet ulemasının içtihatlarına (Kuran ve Sünnet Dairesi içinde olan ilme) ters düşecek keşifleri çöpe atarız ona asla değer vermeyiz” Tüm saadatlar da bu görüş üzeredir.
      Vekil kardeşimiz fıkıh ilminde yeterli değilse ehli sünnet ulemasına veya sitelerine sorularınızı sormanız saadatlara karşı gelmeniz anlamına gelmez bilakis Allahın rızasına uygun düşer. Vekil demek her konuda ehil demek değildir. Gavs hazretleri “alimlerden mollalardan bize gelen oldu da biz mi onlar vekillik vermedik” buyurmuştur.
      İslam asla çağdaş bilimle çelişmez. Çelişiyorsa ya İslamı anlayışta bir sıkıntı vardır ya da o bilimsel veride bir eksiklik vardır.
      Aşı konusunda farklı görüşler vardır. Dinen bir mahzuru yoktur.
      Safer ayı bela ayı değildir. Bu konuyu Peygamberimiz şu mealde beyan etmişlerdir. “Eşyada uğursuzluk yoktur safer ayında uğursuzluk yoktur” (Hadis-i Müslim)
      Nakşibendi tarikatında farzlara ve sünnetlere çok ihtimam gösterilir. Bidatlerden son derece sakınılır. Vekiller sadece vird ve hatme konusunda mürşidi temsil ederler. Kuran ve sünnetin dışına çıktıklarında onlara tabi olunmaz. Saadatların yolu budur. Eksik kalan cevap kaldıysa tekrar sorabilirsiniz. Vesselam.

  9. Selamun aleyküm sayın hocam. Allah sizden razı olsun gerçekten sorularıma cevap bulduğum için size müteşekkirim. İki soru sormak istiyorum 1. Bir anne bebeğini emzirirken Kuran-ı Kerim okuyabilirmi. 2. Farklı farklı insanlar birer ikişer cüzler alarak bir Kuranı tamamlıyorlar. Herkes bir hatim yapmış olurmu, veya bu hatim sayılirmı.

    1. Aleykümselam Zeynep hanım.
      İltifatlarınız için teşekkür ederim.
      SORU: 1. Bir anne bebeğini emzirirken Kuran-ı Kerim okuyabilir mi.?
      CEVAP: Evet abdestli veya abdestsiz özel halleri dışında ezberden okuyabilir. Mushaftan okuyacak olursa abdestli olması gerekir.

      SORU: 2. Farklı farklı insanlar birer ikişer cüzler alarak bir Kuranı tamamlıyorlar. Herkes bir hatim yapmış olur mu, veya bu hatim sayılir mı?
      CEVAP: Herkes bir hatim sevabını paylaşır.

  10. Selamun aleyküm sayın hocam. Arkadaşın birisinin baş açık uyunurmu sorusuna cevap veremedim bu konuda hüküm nedir. Birde yemek yerken özellikle bayanın başının örtülü olması gerektiği hususunda bir şey okumuştum. Ben ihtiyat icabı başörtü altından takılan boneyle duruyorum bu yeterli olurmu. Çünkü evde tam kapalı gezmek zorluyor bu konularda da bilgilendirirseniz sevinirim.

    1. Aleykümselam.
      Erkeğin veya bayanın yatak odasında başını açıp uyması caizdir. Bayanlar nikahı düşmeyen akrabalarının(baba, oğul, kardeş, dede, amca, dayı, yeğenler ve torunların yanında da isterse başını örtmeyebilir. Evde kocası ile baş başa kaldığında başını örtmemesi daha evladır.

  11. Selamun aleyküm hocam. Şimdi biz ehli tarik arkadaşların wtsapına yine safer ayını bela ayı olduğu ve halının altına bir miktar para konularak bir ay üzerinden geçilmesi ve ayın sonunda sadaka olarak verilmesi gibi saçma sapan msjlar gönderiyor arkadaslar. Ben irşat mantığıyla safer ayının bela ayı olmadığı bela gibi (deprem hastalik vs.) gördükleri şeyin illede bela olması gerekmediğini bir namazı bile kaçırmanin belki daha büyük bela olabileceği vs şeklinde bilgilendirmede bulunurken bir arkadaş beleların semanın katmanlarina indiği 32 bin belanin semada beklediği gibi bir bilgiyi cübbeli ahmet hocanın ismi yazılı bir levhayla birlikte gönderdi. Hocam söylermisiniz ehli sünnet olduğuna inandığımiz cübbeli hoca neden böyle söyler ve biz bu arkadaşları bu konuda nasıl ikna edecez yada acaba ben mi yanlış biliyorum cevaplarsaniz sevinirim

  12. Selamun aleyküm hocam ben 16 yıllık evliyim. Kına gecesi veya çalgılı düğünlere gitmeyi sevmiyorum. Kendimde evlenirken sadece nikah yaptım. Ancak o zaman evde basitte olsa bi kına gecesi yapılmıştı. Şimdi yani orda oynandı vs. Şimdilerde bu tarz yerlerde oynayınca nikah düşüyor diyorlar. Bu konu hakkında bilgi verirmisiniz. Çoluk çocuğumuz var ve böyle bir ifadeyi duyduğumda çok tedirgin oldum. Yani daha evliliğe başlarken nikah düşerse bütün hayat zina hayatı gibi olur düşüncesi beni sarstı.

    1. Aleykümselam Zeynep hanım.
      Bu zamanda yapılan düğünlerde nikahın düşmesi her zaman mümkündür.
      Düğünlerde güftesi küfür ve şirk içeren bir şarkıya veya türküye oynanılır veya oynayanlar alkışlanırsa iman da gider nikah da düşür.
      Ama düğünden sonra yapılanlara pişman olup kelime-i şehadet getirilirse iman ve nikah yerine gelir.

  13. Selamun aleyküm hocam. Malumunuz müslümanlar üzerinde fitne çıkarmak ve müslüman toplumun hamisi sesi gibi çalışmaya gayret gösterenlere itibar suikastleri yapan solcu ve kemalist yayınlar yapanlar yine bir müslüman gazeteci kardeşimizin söylediği sözlerin kısa bir kısmını alıp tezvirat yapıyorlar. Ve fitneye sebep oldular. Bende artık dayanamadım bu nasıl bir münafıklıktır diye kerhen ağzımdan çıktı. Onlar yaptıklarının cezasını çekerler inşallah ama ben bu ifademden tövbe etsemde kalbim mutmain olmadı. Öyle adamların yaptığı bu işe bu şekilde ifade kullanmanın hükmu nedir

    1. Aleykümselam Zeynep hanım.
      Ağzınıza ve yüreğinize sağlık. Çok yerinde ve doğru söylemişsiniz. Ondan dolayı kesinlikle pişman olmayınız. Evet onlar kudurmuş münafıklar azılı İslam düşmanlarıdır…
      Allahın ve meleklerin ve müminlerin laneti onların üzerinedir.

  14. Hocam hakkınızı helal edin sorularimla zamanınızi aliyorum. Ben bi lisede öğretmenim ve Rasulullah ile ilgili bir program hazırlıyoruz. Bende ona muhabbet içeren bir siir okumak istedim. Bu tarz şiirleri bayanların okuyabileceğine dair yazilar okudum. Ama arkadaşlar yanlış bişey yapmayalım hocanim bi cevaz alın dediler. U konuda aydinlatırmısınız

    1. Estağfirullah. Zamanımızın alınması söz konusu olamaz Zeynep hoca hanım.
      Şiiri karışık ortamda teganni ile söylemezseniz caiz olur. Yani şarkı veya ilahi şeklinde söylerseniz helal olmaz.

  15. Sayın hocam ben kapalı bir bayanım. Saçlarımı deve hörgücü gibi alttan toplamayı hoş görmediğim için yani orda bir kabartı olmasın diye alttan toplayıp aşağı sarkıtıyorum. Ancak bu da ensemin tahriş olmasına ve alerji gibi olmasina neden oluyo. Bu konuda çok kafa karıştıran bilgiler var. Ense gözukmeyecek şekilde kadınlar saç kestirebilir diyor. Bir hafiz da bize şöyle söyledi kadının saçı avret yerlerine kadar uzun olmaliymış ahirette onunla üzerini kapatacakmış diye bu bana mantikli gelmedi ancak bas ortusu altinda ensemizin açik olacak şekilde yanları uzun tutarak saclarımızı kestirmemiz de bir mahzur varmidır birde bu hafizin soylediğinde doğruluk payi varmidir bilgilendirirseniz sevinirim.

    1. Zeynep hanım o hafız bayanın söylediği doğru değildir. Bayanlar saçlarını kestirebilir de uzatabilir de ancak kendilerini erkeğe benzetmeleri haramdır. Saçlarınızı omuz hizasından kestirebilirsiniz. Uzatmakta sıkıntı olmazsa istediğiniz kadar uzatabilirsiniz.

  16. Sayın hocam bizim bir ahbabımız var inanç konusunda çok sıkıntılılar. Hiç görüşmek istemiyorum. Ancak yakını vefat edince taziyeye gitmek zorunda kaldık. Tabi kendileri yine sohbeti anlamsız mecralara çektiler. C. Nur sargut diye bi kadın var tesettürü falan inkar eden misyoner gibi görüyorum onu Allah bilir en doğrusunu. Bu kadını güzellemeye başladılar. Bende bunun çok sıkıntıli olduğunu tesettürle ilgili yanlış açıklamaları olduğu vesair bahsettim. Hurilerle ilgili bi ayeti yorumlamış yani farklı bir biçimde karşımıza çıkacak minvalinde yani 13 yaşnda huriher derken başka bişey demek istiyo kuranda gibisinden birşey söylediler. Bende ortam sıkıntisindan midır, ayetler göründüğu gibi olmayabilir gibi ifadede bulundum. Yani batını anlami olabilir demek istedim ama ifade edemedim. Bunlarda o zaman örtü ayetide öyledir. Orda başını ört değil gözünü ört gibi anlaşılması gerekiyor minvalinde söylediler. Hocam, ben bunların küfrünu artırdım belki diye kendimi suçlu hissediyorum. Birde sanki o kadınin yorumunu kabul etmişim gibi ifadem anlaşılmadı sanki bende küfre düşmüşüm gibi hissediyorum. Kalbimi teskin edemiyorum. Bu konuda sizin görüşlerinizi almak istiyorum.

    1. C. Nur Sargut denilen münafık, İslamı içten yıkmak için yetiştirilmiş yerli Lawrens’lerden biridir. Kur’an’da ki baş örtüsü ile ilgili ayeti kerimeyi başka manaya çekip inkar etmektedir. Böyle yapanlar ehli küfürdür. Nur Suresi 31. ayeti kerime:
      وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّۖ
      “Velyedribne bihumûri hinne alâ cüyûbi hinne” (NUR/31)
      Ayetin Meali: “Rasülüm o mü’min kadınlara söyle başörtülerini yakalarının üzerine kadar indirsinler.”
      Kim bu ayeti kerimeye karşın başörtüsünü inkar edip başka mana verirse kafirdir.
      Ayeti kerimede geçen, “humur” kelimesi baş örtüleri demektir.. “cüyup” ise yakalar demektir. Velyedribne “indirsinler” demektir.
      Siz onlara doğruyu anlatmışsınız Hakkı savunmuşsunuz. Küfre giren onlardır.

  17. Sayın hocam bir ilahiyatçı arkadaş bize şemsettin yeşil in kitaplarıni önerdi bizde onun vesilesiyle aldık. Geylani hazretleriyle alakalı kitabıni okudum. Diğerlerini henüz okumadım. Ancak daha sonra hakkında farklı şeyler duydum. Şemsettin yeşil hakkında malumat verirmisiniz bu kitaplar hakkında okuma konusunda tereddütlerim var.

    1. İlgili şahıs hakkında olumlu veya olumsuz bir şey duymadık. Kitaplarını da okumadım. Ama din konusunda genel kriteriniz şu olmalıdır.
      Kuran ve sünnet yoluna tabi olanlara,
      Dört hak mezhebi tanıyıp birine tabi olanlara,
      Hadisleri inkar etmeyenlere,
      Gerçek Tasavvufu ve tasavvuf büyüklerini inkar etmeyenlere
      İnanmalıyız. Onların eserlerini okuyabilirsiniz.
      Mezhepsizleri övenlere,
      “Bize Kuran yeter” diyenlere,
      “Kuran İslamı” diyenlere,
      Hadislere “uydurma” diyenlere,
      evliyaları ve dört mezhebi kötüleyenlere,
      “din yenilenmeli” diyenlere,
      Muhammed Abduh, Reşid Rıza, Seyit Kutup,
      Cemaleddin Afgani,
      Mevdudi, Mustafa İslamoğlu, Mehmet Okuyan, Mustafa Okuyan, Caner Taslaman, Abdulaziz Bayındır vs. gibi reformcuları övenlere itimat edilmez.

  18. Hocam whatsapp grupları var malumunuz. Bazı arkadaşlar müslüman kapalı olmasına rağmen bazı bidatlara bilmeden de olsa düşüyolar. Ancak uyardığımızda kendilerine hakaret ettiğimizi varsayıyorlar. Örneğin arkadaş şöyle yazmış bir kandil gecesi kalkıp sütün içine yasini okuduğunuzda kalp gözü açılıyor bu minvalde. Bende araştırmadan böyle şeyleri yaymamızın doğru olmadığını bidat girdiğini söyledim. On yıllardır arkadaşız ve verilen cevap herkes istediğine inansın şeklinde oldu. Rasulullah saferde bela yoktur dediği halde ısrarla safer geldi belalar semaya indi minvalinde msjlar atıyolar.Yine benzer şeyler daha yaşadım. Şimdi sormak istediğim şudur. Ben bu tarz arkadaşlardan düzeltemiyeceğim düşüncesiyle ayrilırsam vebalim varmı. Gruptan çıktım bunada çok içerlediler ama bende yanlışa düşmek istemiyorum bu konudaki görüşlerinizi alabilirmiyim

    1. Hande hanım merhaba.
      Hazreti Ömer şöyle buyurmuştur:
      “Siz bir yanlış yaptığınızda biz uyarmazsak bizde hayrı yoktur, biz bir yanlış yaptığımızda siz bizi uyarmazsanız sizde hayır yoktur.”
      Şimdi sözde birçok Müslümanın hatasını söylediğinde sana savaş açarlar oysaki teşekkür etmeleri gerekirdi. Tabi hata yapanları rencide etmeden yalnızken uyarmalı buna çok dikkat etmeliyiz.

      Kandil gecelerinde sütün içine yasin-i şerifin okunması ile kalp gözü açılmaz. Böyle bilgiler senetsizdir. Kalp gözünün açılmasının özel yolu vardır. En başta İslamı iyi öğrenmek ve doğru yaşamak ve nefisle mücadele etmek ve zikirle kalbi saf ayna yapmak gerek. Bu ise çok zordur.
      Safer ayında bela yoktur buna dair hadisi şerifler vardır.
      Hurafeci ve ehli bidat kimselere karşı mesafeli olmalıyız.

  19. Selamun aleyküm hocam. Geçen gün gimdes helal sertifikasyonun hocalarının yazdığı bir yazıyı okudum. Yağlı boya fırçalarının çoğu domuz kılından imal edilmistir şeklindeydi. Annem amatör şekilde yağlı boya resim tahta boyama yapıyo kendi çapında. Bizim evde onun ürünleriyle dolu. İçim daraldı açıp anneme kullandığı fırçanın içeriğini biliyormusun desem bildiğini sanmam. Ancak böyle birşey varmış desem ondan bişey olmaz diye kendi kafasına hareket edeceğini bildigim için (itikadi noktada tanıyorum çünki) onu harama sokarak ahiretini kaybedeceğinden korkarım. Çünki domuza ait herne olursa olsun kullanmanın caiz olmadığı hususunu ben bilsemde o bilmiyor yada kabul konusunda yemiyoruz ya deyip sıyrılabilir. Bu konuda ne yapacağımı bilemiyorum Rabbim beni bu konuda takva boyutunda imtihan ediyor. Eşimde bu hususta benim kadar herşeyi detay düşünen bi insan değil. Domuz konusu evde sıklıkla geçer ve o benim bu konuyu sürekli anlatmamdan sıkılır ne domuzmuş ama diye konuyu kapatmaya çalişır. Lütfen bana bu konuda yardımcı olun ne yapabilirim?

    1. Aleykümselam Zeynep hanım.
      Yağlıboya fırçalarının bir çoğu samur kılı, porsuk veya at kılından yapılır. Aranan fırça bunlardan temin edilemezse, domuz kılından yapılan fırçaların da kullanılabileceğine dair cevaz verilmiştir.

      Merhum Ömer Nasuhi Bilmen, eserinde şöyle bir izaha yer verir:

      “İmameyn (İmam Ebû Yusuf ve Muhammed) ile İmam-ı Şâfiî’ye göre, hınzırın kıllarından badana fırçası yapılması ve bununla ayakkabı dikilmesi caizdir. Hattâ bu kıldan bir miktar az bir su içine düşecek olsa, İmam-ı Muhammed’e o suyu temizlikten çıkarmaz. Çünkü bu kılların alelıtlak (umumî olarak) istifadeye müsaade edilmesi taharetine (temizliğine) delildir.
      Fakat İmam-ı Ebû Yusuf’a göre, bu istimal (domuz kılından yapılan fırçaları kullanmak) hakkındaki müsaade bir zarurete mebnîdir. Suya düşmesi hâline şâmil değildir.” (1)

      Fıkıh kitaplarımızın çoğunda, bilhassa el-İhtiyâr’da İmam-ı Muhammed’in fetvasına yer verilirken, bunu ancak zarurî hâllerde, ayakkabıcıların kullanmalarının caiz olacağı belirtilmektedir. (2)

      Bu husustaki görüşleri sıralayan İbni Âbidin ise, son olarak şöyle demektedir:

      “Dürer’de bildirildiğine göre, İmam-ı Muhammed, domuz kılının temiz olduğuna zaruretten dolayı cevaz vermiştir. Çünkü ayakkabıcıların onu kullanmaya ihtiyacı vardır. Allâme Makdisî, ‘Bizim zamanımızda ayakkabıcıların buna ihtiyaçları kalmamıştır. Bundan dolayı temizliğine hüküm vermeye sebep olan zaruret ortadan kalktığı için, kullanılması caiz değildir.’ demiştir.” (3)

      Kaynaklar:

      1. Büyük İslâm İlmihali, s. 419.
      2. el-İhtiyar, 1/17.
      3. Reddü’l-Muhtar, 1/138.

  20. Selamun aleyküm. Ben bir meslek lisesinde öğretmenim. Öğrencilerimizin hatırı sayılır kısmı ahlaki düşüklük içinde hele bu sene çok fazla ateist temayül ve yüzüne gözüne haç çizerek dolaşan Kurandaki herşeye inanma diyerek arkadaşlarınıda kendi seviyesine çekmeye çalışan öğrenciler var. Ben dindar birisi olduğumdan bu durumlar yüreğimi kanatıyo daralıyorum. Birbirlerine bizlerin gözü önünde dokunuyorlar kızıyorum dilim döndüğünce birşeyler anlatıyorum. Hatta geçen gün uyarmama rağmen kıza dokunmaya devam eden bi öğrencinin kafasına kitabı indirdim. Ancak kızlarda bunu istiyolar. Dahada detayli anlatamiyorum. Şimdi sadede gelirsek bu çocukların aileleride böyle sorunlu ve bunlara birşey katamıyor farklı yanlış yayınları okuyup izliyorlar vs. Ben kapalı bi matemtik öğretmeniyim. Ancak bu çocuklara ulaşma şansım olmadığı halde kendimi vebalde hissediyorum. İdareyle konuştum kızları alıp konuştuk size dokunmalarına yada baska şeylere izin vermeyin diye ancak hiç başarılı olamadık kanaatindeyim. Burda bize artık yapacağımızı yaptik ve vebalden kurtulduk diyebilmek için ne yapılabilir. İçimdeki sıkıntıyı tam olarak anlatabilmiş değilim. Bir çok arkadaş boşver bu konulari açma ögrenciye diyolar ben bu tavrın yanlış olduğunu düşünüyorum.

    1. Aleykümselam Zeynep hoca hanım.
      Her şeyden önce şunun bilinmesi gerekir ki Kur’an her hangi bir beşerin veya meleğin sözü değil Allah’ın sözüdür.
      Onda asla anlamsız ve boş sözler yoktur. Çağdaş pozitif bilimle tam bir uyum içinde ve hatta ona öncülük yapmaktadır. Cahiller onu anlayamaz ve alay eder, derin bilgiye sahip bilim adamları ise ona hayran kalırlar.
      Kur’an, onu inkar edenlerin akıl ve hayallerinin dahi ulaşamayacağı kadar derin manalara sahiptir.
      Tebliğ konusuna gelince, Allahu Teala buyurur ki (mealen):
      – “Ey Muhammed! Artık sana düşen sadece açık bir şekilde tebliğden ibarettir.” (Nahl/82)
      – “O zulmedenler(kafirler), azabı gördükleri zaman, artık onlardan ne azab hafifletilir, ne de onlara süre verilir.” (Nahl/85)

      Üstad Necip Fazıl Kısa Kürek der ki:
      “Yere tohum saç bitmezse yer utansın.”
      Sizin manevi sorumluluğunuz, kötülerin içinden iyileri ayırıp onlara bire bir öğüt vermektir, hidayet Allah’tandır.

      Allahu teala sizler gibi duyarlı öğretmenlerden razı olsun. Gerçekten söz konusu ettiğiniz durum bugünkü toplumun çürüyen yanıdır. Önlem alınmazsa bu enfeksiyon toplumun sağlam bireylerini de çürütür Allah korusun. Buna sebep olanlar birinci derecede İslami bilinçten uzak sadece dünya zevklerini amaç edinmiş şuursuz anne-babalardır. İkinci sorumlusu da milli eğitimin dini ve milli konularda yetersiz bilgi vermesidir. Tabi öncelikle bunun için bu konuyu anlatacak öğretmenlerin herkesten daha bilinçli olması gerekir. Ama maalesef bu konuda da çok ileride olduğumuz söylenemez. Çocuklara namaz abdestten önce imani konular anlatılmalıdır. Ondan sonra namaz abdest konuları işlenmelidir. Milli eğitimin yayınladığı din dersi kitaplarında İslamdan çok batıl dinler anlatılmaktadır. Gençlerin sapıtmasına sebebin üçüncüsü kirli internet ortamı ve TV’lerdir.
      Size tavsiyem, öğrencilerinizin içinde ılımlı çocukları seçip onlarla tek tek konuşunuz. Ahlakı bozuk öğrencilerden uzak durmazlarsa dünya ve ahiret sonsuz karanlığa gömüleceklerini belirtiniz. Toplu oldukları zaman siz dinlemelerine engel olacak şeytan ahlaklı öğrenciler az değildir. Çürük tohumla sağlam tohumu aynı yere saçarsak o çürükler sağlamları da çürütür. Sağlamları ayırıp ayrı yere ekmeliyiz.
      Niyeti ciddi olan kızlarımızın, erkeklerinin bir çoğunun kızlarla gönül eğlendirdiğini, zamanı gelince eskiyen oyuncaklar gibi kaldırıp atılacaklarını bilmeleri gerekir.

      Kur’an hakkında bilgi için linklerimiz:
      https://islamdergisi.com/genel/kuran-incil-ve-tevrat/
      https://islamdergisi.com/genel/ateistlerin-kuran-hakkindaki-10-takintisi/
      https://islamdergisi.com/genel/kuran-allahin-kelamidir/

  21. EsSelamü Aleyküm Bekir hocam. Sosyal medya hesabınız var mı sizi takip edebirceğimiz? Allah celle celalühü yar ve yardımcımız olsun İnşaAllah.

    1. Himmet, mürşitten kalbî dua istemektir. Mürşitlerden basit şeyler için kalbî dua istemek, kişinin basiretsizliğine delalettir.

    1. Aleykümselam.
      Himmet istemeye şirk diyen gafiller önce himmetin ne demek olduğunu öğrensinler.
      Himmet demek, gönülden sır yolu ile Allah’a sessiz, harfsiz kelimesiz yalvarmak demektir. Sofi şeyhine,
      “Himmet sultanım” derken şunu demek ister:
      “Mürşidim rehberim! Rabbine dua ederken Rabbimin bana da lütufta bulunması için sır lisanınla dua et” demektir. Bunun neresi şirktir.?

  22. Bekir Hocam Selamün Aleyküm. Ben Size şahsi olarak ulaşmaya çalısıyorum lakin hiçbir yerden ulaşacak yol bulamadım. Sizinle Tasavvuf ilmi üzerinde konuşmak istediklerim var. Bazı yazılarınızdan oldukça faydalandım. Ben bu alanda ilim tahsil etmeye çalışan , araştırmalar yapan ve bu çerçevede görüşe hakim bir psikoloğum 🙂 Modern materyalist düsünceli psikologlardan değilim !!! Sizinle muhakkak iletişime geçmem gerekiyor .Yazılarınızda ki bazı bölümleri yazılarimda kaynak göstermek isitiyorum. Ve letaifler üzerine çalışma yürütüyorum. Sizden ricam benimle iletişimde olurdanız inşallah Bu ilmi yolda Hepberaber İnsanlığa daha fazla hizmet etmiş oluruz. Selam ve Dua ile

    1. Aleykümselam Büşra hanım. Tasavvuf muhabbetiniz ve tasavvufla ciddi anlamda alakadar olmanız bizi memnun kıldı. Yalnız şunu öncelikle belirtelim ki tasavvuf bir felsefe değildir. Tasavvuf ciddi anlamda nefsimizde yaşanılırsa tasavvuf hakkında anlatılan bilgilerin bizzat ruhumuzla yaşamaya başlayacağımız bir yoldur.
      Sitemizin yazılarından daha çok insanın yararlanması için alıntı yaptığınız sitemizi ve yazarın ismini belirtmek şartıyla ücretsiz kopyalama yapabilirsiniz.
      Bizimle şahsi iletişim için İslam Dergisi Facebook Sayfamızın link adresini kopyalıyorum. Oradan mesaj gönderebilirsiniz.
      Linkimiz:
      İslam Dergisi:
      https://www.facebook.com/islamdergisi/
      Bekir Abdullah:
      https://www.facebook.com/vatan.sevgisi.7

  23. Hocam musluman olmayan ulkelerde musluman olmayanlara domuz satilmasi caizmidir?
    Bazi islam ilmihallerinde caiz dir diyor ne diyorsunuz

    1. Domuzun eti sütü kılı haramdır. Alınması satılması da haramdır. O İslam ilmihali değildir. Dinde Refomcuların İlmihalidir.

    1. Tesbih namazı ömründe bir kez kılmak sünnettir. Cemaatle kılmak mekruhtur.

    1. Tanımıyorum. Yazı ve sözlerinden hadisleri inkar ediyorsa, dört mezhebe atıp tutuyorsa, tasavvufu inkar ediyor evliyaları aşağılıyorsa o sapıktır ehli sünnet değildir.

    1. Aleykümselam.
      Ebu Hanzala takma adlı Halis Bayancuk Selefiyeci bir sapık ve DEAŞ’lı bir terörsittir.

    1. Aleykümselam. Namazda niyet kalple yapılır. Ancak kalble niyetle birlikte dille de tekrarlanabileceğine dair bazı ulemanın görüşleri vardır.

    1. Berat gecesi Kuranda üstü kapalı geçer.
      “Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde (kandilden sonraki gün) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ o andan fecir oluncaya kadar: ‘Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir belâ ile) müptelâ olan yok mu, ona kurtuluş vereyim’ buyurur.”(İbn Mâce)

      Berat gecesi, Kur’an-ı Kerim’in Levh-i Mahfuzdan dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Buna inzal denir. Kadir gecesinde ise Peygambere ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da Tenzil denir.

      Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de’Apaçık Kitaba yemin olsun ki, Biz Kur’an-ı mübarek bir gecede indirdik. Biz, gerçekten uyarıcıyız. O mübarek gecede, her hikmetli iş katımızdan bir emirle ayırt edilir…'(Duhan, 44/1-4)

      Ayette geçen, ‘mübarek gece’den maksat; Berat Gecesidir. Kur’ânın bu gecede, Yedinci semadan dünya semasına indirildi. Kadir gecesinde ise ilk kez Peygamber Efendimize indirilmeye başlandı.

      Allahü teâlâ, ezelde, hiçbir şey yaratmadan önce, herşeyi takdîr etti, diledi. Bunlardan, bir yıl içinde olacak her şeyi, bu gece meleklere bildirir.

      Kur’ân-ı kerîm, levhilmahfûza bu gece indi. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem bu gece çok ibâdet, çok duâ ederdi.

      “İnmekte olan yıldıza andolsun ki,Necm/1
      “Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı”. Necm/2
      “O, arzularına göre konuşmaz”. Necm/3
      “Onun konuşması kendisine vahyedilenden başkası değildir”. Necm/4
      Bu ayetler Peygamberimizin hadislerinin kendiliğinden olmadığının Kurandaki delilidir. Diğer hadislerle birlikte Berat gecesi ile alakalı hadisi şeriflerin de kalbine vahyedilen İlahi sözler olduğu manası ortaya çıkmaktadır.

  24. Dinimizi öğrenebilmek için kitap önerebilir misiniz (akaid,tefsir, fıkıh vb.mektubatı rabbani?, ihyai ulumiddin? )?

    1. Öncelikle ehli sünnet yayınlarının neşrettiği bir İlmihal kitabı okuyunuz. Sonra da o yazdığınız kitapları okuyabilirsiniz.

  25. Selamun Aleykum.
    Mehmet okuyan hakkinda dusunceniz nedir?
    Cubbeli ahmet hocanin yanmayan kefen meselesi var, bu dogru mudur?

    1. Aleykümselam. Mehmet Okuyanı tanımıyorum.
      Keramet ve mucizelere inanırız.

Bir yanıt yazın