Allah Evreni Yoktan Değil Vardan Yarattı Sözü Doğru mu?

UZAYIN GENİŞLEMESİ
SORU: Bazı felsefeciler Allahu Tealanın mahlukatı vardan yarattığını, yoktan yaratmanın mümkün olamayacağını iddia etmekteler. Bu ifade sırat-ı müstekîm olan ehl-i sünnet inancına  uygun mudur?

CEVAP:  İddia edilen bu itikat, ehl-i sünnet inancına uygun değildir. Zira, böyle bir itikat Allahu Tealanın yoktan bir şey yaratamayacağını, O’nun yoktan bir şey var etmekten aciz olduğunu iddia etmektir ki bu durum kişiyi, Subhan Allah’ın kemal sıfatlarını inkar etmek yoluna götürür. Bu durum bir başka boyuttan incelendiğinde kişiyi, yaratılanların yoktan değil de var olan bir şeyden var edildiği inancına kabule götürürse, o inançtan Allaha sığınırız öyle bir inanç kişiyi, madde ve ruhların (hâşâ) ezelî olduğu inancına götürür. Bu inanç, eski Yunan ve Hint felsefesi inancıdır. Halbuki, Allah’tan başka ezelî ve ebedî bir varlığın olduğunu kabul etmek Müslümanların inancı değildir. Eğer denilirse ki;
Cennetlerde mü’minler ebedî yaşayacaktır. Bu, iddia Kur’an’ın haberi ile çelişmiyor mu?”
Bu sorunun cevabı şudur:
Cennetlikler ve cehennemliklerin oralarda ebedi yaşatılması, Allah’ın irade ve kudreti iledir. Onların kendilerinin ezeli ve ebedî olmalarından değildir. 

     Yaratmak, bir şey hiç yokken Allah’ın dilemesi ile o şeyin var edilmesidir. Veya Allahu teala yarattığı mevcut şeyleri, fizik, fizyolojik veya metafizik kanunları sebebiyle, bir şekilden başka biçimlere çevirerek var ettiği şeylerdir.. Buna göre, bilim adamlarının, fizik ve kimya kanunları ile meydana getirdikleri yeni bir işe, yaratmak denilemez. Allahü teâlânın yaratması  iki şekilde olmaktadır.

Birisi; Allahu Teala’nın El-Mübdiü isminin tecellisi ile vasıtasız yaratılan mahluklar; buna ibda yolu ile yaratılmak denilir.  Allahu Tealanın 99 Esmaü’l-Hüsnâ’sında:
” اَلْمُبْدِئُ      : El-Mubdi’ü; ism-i şerifi,” Maklukatı maddesiz olarak yoktan var eden.” anlamındadır.

İkincisi ise; sebepler vasıtası ile inşa yollu yaratılan mahluklardır ki, buna da inşa yolu ile yaratılanlar denilir.  Bu yaratılışlara en bariz örnekler; ruhumuzun yaratılışı olarak ibdaya, bedenimizin yaratılması ise inşa yolu ile yaratılanlara  misal verebiliriz. Bu durumda yapılan şeyler insanlar vasıtası ile oluyorsa, buna yapmak, Allahu Teala tarafından yapılıyorsa buna da yaratmak denilir. Kulun yaptığına neden yapmak deniliyor da Allah’ın yaptığına yaratmak deniliyor?” denilirse, kul bir işin yapılmasında sadece vasıtadır. Allahu Teala ise, o işin her bakımdan yaratanıdır.
Fecr Suresindeki; “Allah dilemeseydi siz dileyemezdiniz” mealindeki ayetin manasını hatırlarsak, bizim özgür iradeyle dilememizi de Allah dilediği için özgürce seçim yapabilmekteyiz. O halde bir kul için; ” falan şunu yarattı” demek, manevi bakımdan çok tehlikeli bir sözdür.

    Allahu Teala bir şeye Ol der, o şey var olur. Yani o şey hiç yok iken onu var eder. Ruhların yaratılması, Kâinatın yoktan var edilmesi, hidrojen, oksijen gazlarının yaratılması, bu tür yaratılamaya açık bir misaldir.

    Allahü teâlâ sebeplere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu enerjilere, doğal kuvvetler, fizik, kimya ve biyoloji yasaları denir. İnsanların, hayvanların, bitkilerin yaratılması da böyledir. Bilim adamları, oksijen, hidrojen gibi gazları, cıva, bakır gibi maddeleri yoktan var edemezler. Modern ilim ne kadar gelişirse gelişsin, asla bir buğday tanesi yapmak mümkün değildir.

    Yaratmak, ancak Allahü Teâlâya mahsustur. Bilim adamları, yoktan bir şey meydana getiremez, sadece Allahü teâlânın yarattığı mevcut şeyleri, yine Allah’ın koyduğu fizik, kimya ve biyoloji kanunları ile bir araya getirerek, yeni şeylerin oluşumuna sebep olabilirler. Buna da yaratmak denmez, keşfetmek, bulmak veya yapmak denilir.

Loading

1.531 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

A. Mesut GÜLŞEN için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Allah Evreni Yoktan Değil Vardan Yarattı Sözü Doğru mu?” üzerine 5 yorum.

  1. hocam Zira “BİG BENG” ile hiç olmayan enerji nasıl ortaya çıkarıldı ise diye yorumunuzu anlayamadım,hiç olmayan enerjiyi ortaya çıkarmak demek yoktan var etmek demektir,big benng var olanı yeni buldular dense daha doğru olur bence

    1. Mesut Bey ilgili yazıdaki imla hatalarını düzelttim. Konuyu daha kolay anlamanız açısından lütfen ilgili yazıyı tekrar okumanızı rica ediyorum.

  2. aynen katılıyorum çok doğru hocam,yoktan var eden tekrar dirilten ve tekrar var eden rabbim,yarattıkları içinde can verdiği öldürüp sonra tekrar dirilttiği ama ebedi bırakmadığı kullarıda var hayvanlar dimi hocam yani dilerse ebedi hayvanlardanda kıtmir gibi dilerse yok eder,saolasın hocam dualarınızı bizden esirgemeyin ,,,

    1. Erol Bey hatırlatmanızdan dolayı teşekkür ederim. O formül ne yazık ki materyalistlerin yaratılış gerçeğini inkar etmelerine sebep olmaktadır.. İşin aslı enerjinin maddeye, maddenin enerjiye dönüşümünden de ötedir. Aslında o formül maddenin yok olamayacağını iddia edenlerin iddialarını çürütmek için öne sürülmüş bir formüldü.. Maddenin enerjiye dönüştüğünü gören materyalistler küfürlerine yeni bir sığınak bulabilmek düşüncesiyle bu kez de enerjinin yok olamayacağından söz eder oldular.

      Tabidir ki Allahu Teala enerjiyi de yok etmeye kadirdir. Zira materyalistler maddenin yok olamayacağında yanıldıkları gibi teknoloji daha ileri safhaya vardığında enerjinin de yok olduğunu görmeleri uzak bir ihtimal değildir.. Zira “BİG BENG” (Büyük Patlama) diye bilinen enerjiyi Allahu Teala “KÜN” (OL) EMRİ iLAHİSİ ile nasıl yoktan var etti ise, “YOK OL” EMRİ İLAHİSİ ile de onu yok etmeye muktedirdir…
      Başlangıcı olan her şeyin akibeti yok olmaya mahkumdur. Ancak; Allahu Tealanın varlığının devamını diledikleri müstesna.

A. Mesut GÜLŞEN için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et