Feyz Nedir ?

A-ALLAH LAFZIYazan: Bekir Abdullah Ekim/ 2012

Bismillâhirrâhmânirrahîm
Her hayrın ve şerrin yegane yaratıcısı kendisinden başka İlah olmayan Allahu Tealadır. O’nun eşi ve benzeri ve dengi yoktur. Herkese kuvvet ve hayat veren O’dur.  

Şeytan öyle lanetli bir yaratıktır ki, onun hile ve tuzaklarını anlamak çok zordur. Onun hilesi bazen kişilere vesvese vererek bazen ise, bir başka insan aracılığı ile kalbleri karıştırmaya çalışmaktır.

       Rabıta bir ibadet olmayıp piskolojik bir olay olduğu doğrudur. Kalblere feyzler ibadet, rabıta , zikir sebebiyle gelmektedir. Pekala feyz nedir, kalbe her gelen feyz-i Rabbani midir?
       Feyz; Arabça bir kelimedir. Feyz; verimlilik, bereket ve ilim anlamına gelmektedir. Tasavvufî istilahda ise, kalbe gelen her türlü faydalı bilgiler, hidayet nûru ve zevkli hisler anlamındadır. Başlangıçta kişinin kalbine gelen hisler ve bilgiler karmakarışık olacağı için kalbe gelen feyzlerde doğru ile batıl birbirine karışık olarak gelmektedir. Şeytanın kalbte sebep olduğu hisleri Rahmani duygulardan ayırabilmek için şeriati iyi bilmek gerekmektedir. Allahu Teala “Bilmiyorsanız zikir ehline sorunuz.”buyurmaktadır. Zikir Ehlinden maksat, Kur’an ve Hadis ilmine; özetle Fıkıh ilmine vakıf kimsedir. Yoksa Fıkıh ilmine vakıf olmadan İlahi isimlerden birini tekrarlayarak zikir çektiğini sanan kimseler değildir.
       İbadetlerle birlikte zikirle kalpte hasıl olan feyz görünümünde oluşan her türlü hisler şeriat ölçüsü, yani Kur’an ve Sünnet ölçüsü ile ölçülmedikçe o hislerin ne olduğu anlaşılamaz. Dervişin fikri ne ise, yani düşüncesi, rabıtası ne ise, zikri o olur.” deyimince, bir kimse kötü bir kimseyi veya kötü şeyleri sürekli hatırlarsa, farkında olmadan bir süre sonra o şahsın kalbi ibadetlerden soğur ve günah işleme eğilimi artar.
       Allah’ı zikredenin kalbi nurlanır. Peygamberleri ve salihleri hatırlayanların, yani rabıta edenlerin ise, kalblerinde onlar gibi kul olmak istek ve arzuları güçlenir ve ibadet etmeleri kolaylaşır. Ama çıplak bir kadını tahayyül edip onu rabıta eden bir kimsenin ise şehveti tahrik olur, belkide şehevî olarak deşarj olup abdesti bozulur.
       Görülüyor ki rabıtanın başlangıcı değil sonucuna bakmak gerekir. Babasını rabıta eden bir kimse, babasının hali ile hallenir ve asla babasının ahvalinden öteye ulaşamaz.
Veysel(Üveysi)Karani hazretleri Rasulullah’ı değilde kendi annesini rabıta etseydi, o yüksek mertebeye ulaşabilir miydi? Ama; her şeyin yaratılışını yakîn olarak Allah’tan bilen bir velinin Allah’a manevi yakınlığını düşünerek rabıta eden kimsenin kalbi ise, o veliye gelen nurların yansımalarıyla kalp aynası günah kirlerinden temizlenerek saf nurani bir aynaya dönüşüverir.
Herkese feyz veren Allahu Tealadır. Hidayet feyzi gökten yağmurun yağdığı gibi istisnasız herkese gelir. Ancak bu feyz ilk çıktığında tertemiz bir nur olup, sebep olanların manevi durumuna göre değişime uğrar. Tıpkı kaynağından tertemiz çıkan su gibi. Ama o suyun geldiği borular kirli ise, ona lağım karışıyorsa, insanı hasta eder. İşte bunun gibi manevi feyzler de, şeytana uğradığında vesveseye hileye dönüşür. Peygamberlere, mürşitlere uğradığında ise, hidayet nûru olur ve imanın olgunlaşmasına vesiledir. Ama günahkâr insanlara uğradığında ise, ikisi arasında bir durum hasıl olur ki, neticeye ulaştırmaz. Çünkü virüslüdür.

       İlâhî fezyin bir kimsenin kalbine gelmeye başlama aşamasında, şeytan ve şehvetin sebep oldukları hislerle karışık olarak gelmesi yüzünden, salik bunun Rahmani mi, şeytani mi olduğunu idrak edemez. Eğer kişi istikamet üzere olursa, Allah onu şeytanın desiselerinden korur. Yoğurdun içinden ayranın ve yağın ayrılması gibi Rabbani feyzde diğerlerinden, sabah vaktinin fark edildiği gibi ayrılır. Rabbani feyz öyle İlahi bir nurdur ki, o bir kalbte vukuu bulduğunda o kalpte manevi güller açılır onun kokusu hiç bir dünyevi kokulara benzemez. O kalbte bal akıtan pınarlar oluşmaya başlar ki, o feyiz pınarı suyunun tadı hiç bir dünya tatlarına benzemez. Bu zevke erenler, bu zevke değer vermeyip Allah’ın rızasından başka istekleri terkedenlerdir ancak.
       Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz; “El istikametü fevkal kerameh” (İstikamet keramettem üstündür.”diye buyurdu. istikamet; ehli sünnet inancını bilip şeriatin gereğince Allah rızası için amel etmektir.
      Vesselam.

Loading

31.898 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Kadir Demir için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Feyz Nedir ?” üzerine 14 yorum.

  1. Sa. Sayin hocam rabitada islama ters tan yok. Ama rabita yapilirken Allahtan gelen feyz peygamberimiz saw kalbine oradanda olmus insanlarin kalbleri aracigiyla seygin kalbine seygde 100binlerce muridin kalbine aktarir deniliyor. Buna seriatta delil varmi? Boyle bir sey yapmak sirkmidir?

  2. Selamullahi aleyküm. FEYİZ için manevi gıda demek de mümkün müdür?. Mesela zikır ve fikır yaptığım esnada mesela üzerinde oturduğum kanepe veya yürürken temas ettiğim yerin dahı o feyızden ihtizaz ve etkıleşime geçip ve kendilerine münasip zevkleri olur mu. feyiz o zerrelere de sirayet eder mi. yani bir cıhette şeref kazanıp o zikrimle alakadar hava zerreli gibi temas ettiğim şeyler lehimde ahirette şahitlik yapabilir mi.? duanızı rica ederiz.
    Bu arada hava zerreleri şeref kazanır mı derken bana mahsus değil tüm müminler için derece i imanına göre manasında ifade ettim yanlış anlaşılmasın.nefis cümleden edna

    1. Aleykümselam Caner Bey.
      Feyiz, manevi gıdadır. Onu ancak kalp ve ruh anlar. Yapılan zikirlerden ve ibadetlerden onun çevresinde bulunan eşyalarda etkilenir. Hırkai şerif Hz. Yusufün gömleği gibi. hatta Peygamber kabirleri ve mescitleri gibi.
      Ahirette eşyalar hatta organlarımız lehimizde veya aleyhimizde şahitlik yapacaklardır.

    2. BEKIR bey,hakikaten risale i nurda zaman ihtiyarladikca kuran genclesiyorrumuzu tavazzuh ediyor denildigi gibi simdi mesela bu manevi seyleri kabullenmek aslinda aklen de daha kolay.blutootla telefondan telefona iletim oldugu gibi manevi seyler de sirayet ediyor diye anliyorum mesela kuran okunan yer de dediginiz gibi feyizleniyor hatta memnun oluyor.madem ki insan kainatin memuriyetini kabul edip ne guzel yapilmis ve hizmet ediyorlar diye hurmet ediyor.elbette o kainat mevcudati hatta ehli hidayetin olumunden muteessir oluyor agliyor.degil mi efendim

    3. (yukarida sema ve arz kafirlerin olumune aglamadi mealindeki ayeti tahattur ettirdim.)yani varlik alemi hayattar.belki de kainat kardeslerimiz soyle diyorlar:bizim esmaya ayinedarligimizi goren mektubat oldugumuzu bilen memuriyetimizi gorup iyyakenabudu diyerek -ibadet ederim degil de ederiZ-diyerek bizim ibadetimizi cenab i hakka takdim eden vekilimiz halifemiz vefat etti.aaah…bizim vazifedarligimizi gormeyip mektubat oldugumuzu inkar eden tesaduf ve tabiata havale eden biri geberdi ooooh

  3. Allahcc.razı olsun hocam,nede güzel açıklamışsınız,ne güzel bir benzetme….
    Tıpkı kaynağından tertemiz çıkan su gibi. Ama o suyun geldiği borular kirli ise, ona lağım karışıyorsa, insanı hasta eder. İşte bunun gibi manevi feyzler de, şeytana uğradığında vesveseye hileye dönüşür. Peygamberlere, mürşitlere uğradığında ise, hidayet nûru olur ve imanın olgunlaşmasına vesiledir. Ama günahkâr insanlara uğradığında ise, ikisi arasında bir durum hasıl olur ki, neticeye ulaştırmaz. Çünkü virüslüdür.
    iyilik düşün iyi ol gibi,neyi düşünürsek onla halleniriz,şer düşünceyse şerlik,hayır güzel şeyler düşünürsek hayır olamsı gibi….saolun hocam…

Kadir Demir için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et