Hazreti Ali’nin Şehadeti

Mesut Gülşen‘in Hz.Ali’nin Şehadeti ilgili Yazısı
Hz.Ali’nin Şehid Oluşu:
Harici gailesi bertaraf edildikten sonra Hz. Ali (ra) ordunun hemen Şam; yani Hz. Muaviye (ra) üzerine gitmesini istedi ve bir konuşma ile bu isteğini anlattı. Fakat bu arada beklenmeyen bir şey oldu. Iraklılar savaş yapmak istemiyorlardı. Onlar düşüncelerini Hz. Ali’ye şöyle açıkladılar:
  • “Ey Müminlerin Emiri! Oklarımız tamamen tükendi, kılıçlarımız köreldi, mızraklarımızın başından demirleri düştü. Bizi evlerimize geri götür de iyice hazırlandıktan sonra, daha çevik ve güçlü olarak ilerleyelim.”

Bu şok gelişme karşısında Hz. Ali (ra) çok şaşırdı. Veciz bir konuşma yaptı. Bu konuşma Iraklıları yerlerinden kımıldatmaya yetmedi. Hz. Ali’nin Iraklıları savaşa teşvik eden konuşmasını, hem o ortamın daha iyi, daha net bir biçimde anlaşılabilmesi, hem olaylara Hz. Ali’nin diliyle vâkıf olunması, hem Iraklıların halet­i ruhiyesi, hem de Hz. Ali’nin o eşsiz hitabetini göstermesi bakımından aynen iktibas etmek istiyoruz. Şöyle demişti Hz. Ali (radıyallahu anh); (Allah ondan razı olsun):

  • “Cihad, cennetin bir kapısıdır. Kim bu kapıdan yüz çevirirse, Allahu Teâlâ ona aşağılanma ve rezil olma gömleğini giydirir. Hüsran ve zillet artık onun sıfatı olur.”
  • “Ey insanlar! Ben sizi gece gündüz, açık ve gizli yollarla, her çeşit uslüplerle, o insanlara karşı savaşmaya teşvik etmiştim. Onlar size saldırmadan önce, siz kendiniz onlara saldırın demiştim. Canım kudret elinde olan Allah’a hamd olsun ki, her zaman şu kural geçerli olmuştur:
    Hangi millet, evlerine saldırılmak sureti ile tecavüz edilirse, o millet daima rezil ve zelil olur. Ama siz, yılgınlık gösterdiniz. Ellerinizi bağlayarak oturdunuz. Sözlerim size ağır geldi ve onu dikkate almadınız. Sonunda iş o noktaya geldi ki, size arka arkaya saldırıldı. O Kamit kabilesinin adamlarından olan askerler, el­ Embâr’a saldırdılar. Genel valisi Hassan b. Hassan’ı öldürdüler. Onunla birlikte pek çok erkek ve kadını imha ettiler. Bir atlı asker eve girerek Müslüman kadın veya zimmî kadın ayırt etmeden, ailenin kadınının kulağından küpelerini, ayaklarından da ayak süslerini soyup, rahatça çekip gitmekte ve ona hiçbir kimse bir kelime bile söyleyememektedir. Eğer izzet­i nefis sahibi bir Müslüman, bu durumu görerek üzüntüsünden ölürse, benim nazarımda kötülenmeye layık değil, bilahare övülmeye layıktır.”

“Yazıklar olsun, yazıklar olsun. Kalbi çatlatan, aklı mantığı durduran ve insanı kedere boğan halinize yazıklar olsun ki, yanlış yolda oldukları halde, onlar aralarında böyle kenetlenmiş olsunlar da siz haklı olduğunuz halde darmadağınık ve cesaretsiz olasınız. Siz hedef yapıldınız. Size oklar yağdırıldı; ama siz hiç ok atmıyorsunuz. Size saldırıldı, siz buna cevap vermiyorsunuz. Açıkça gözünüz önünde Allah’a isyan ediliyor da, sizin kılınız kıpırdamıyor. Eğer size, kışın onlara saldırın dersem; henüz şiddetli soğuk ve ayaz zamanıdır diyorsunuz. Eğer sıcak mevsimde düşmanınıza saldırın dersem; şimdi ortalığın alev alev yandığı bir sıradır, biraz ara ver de bu şiddetli sıcak dönem geçsin diyorsunuz. And olsun ki, eğer siz soğuktan ve sıcaktan kaçıyorsanız, kılıçtan daha çok kaçarsınız.”

“Ey erkek görünüşlü olup da erkek olmayanlar!
Ey korkuluk gibi dikilen hayalî varlıklar! Ey ayağına süs takanlar gibi aklı olanlar! Vallahi siz itaatsizliklerinizle, benim bütün tedbirlerimi, düşüncelerimi mahvettiniz. Benim içimi elem ve öfke ile doldurdunuz. Nihayet Kureyşlilere, ‘Ebu Talip oğlu (Ali) yiğit olmasına yiğit; ama savaş usulünü bilmiyor.’ dedirttiniz. Halbuki benden daha fazla savaş usulünü bilen ve o işin eri olan kimdir? Allah şahittir ki, daha ben yirmi yaşından küçükken savaşmaya başladım. Şimdi ise altmış yaşını geçtim. Fakat bir kimsenin sözü dinlenmezse, onun görgüsü ve bilgisi ne işe yarar! Bin bir çeşit hüneri olsa da kimse inanmaz.” (Bu son cümleyi üç kere tekrarladı.)”
(Ebu’l­Hasen en ­Nedvî, Hz. Ali, s. 204­-206)

Hz. Ali (r.a.) çaresiz, Iraklıların kendisini bu yalnız bırakmalarından sonra Kûfe’ye geri döndü. Bu beklenmeyen gelişme, onu bir hayli üzmüştü. İşte bu arada onun sakalı ile başına işaret ederek “Bu (sakal), bunun (başın) kanı ile boyanacak!” dediği rivayet edilir ki aynen öyle olmuştur.

Şehid edilişinin safahatına gelince;
Haricilerden (Abdurrahman b. Mülcem), Temim kabilesinden Berk b. Abdullah ve Amr b. Bekr bir araya gelerek, Nehrevan’da ölenler için dua edip ardından “Eğer biz canlarımızı hak yolunda vererek de olsa, hak yolundan ayrılan liderleri öldürürsek, memleket onlardan kurtulur, biz de böylece kardeşlerimizin intikamını almış oluruz.” diyerek Hz. Ali (ra), Hz. Muaviye (ra) ve Amr b. Âs (ra)’ın öldürülmesine karar verirler. Hz. Ali’yi İbn Mülcem, Hz. Muaviye’yi Berk, Amr b. Âs’ı da Amr b. Bekr öldürmeye karar verir.

Bunun üzerine her biri zehirli kılıçlarını alıp, ilgili şehirlere hareket eder. Kûfe’ye gelen İbn Mülcem niyetini hiç kimseye açıklamaz. Hz. Ali’yi takip etmeye koyulur. Nihayet Hicri 40. yılın Ramazan ayının 17. gününde perşembeyi cumaya bağlayan gece, Hz. Ali sabah namazı için evinden çıktığında, zehirli kılıcı ile Hz. Ali’nin başının ön tarafına vurur. Onun mübarek sakalı ­dediği gibi­ başından akan kanlarla boyanır, İbn Mülcem saldırı esnasında “Emir ve hüküm sadece Allah’a aittir Ey Ali! Sana ve arkadaşlarına değil!” diyerek haykırır. Sonra katil İbn Mülcem yakalanır. Hz. Ali, “Bunu hapiste tutun ve orada iyi davranın. Eğer yaşarsam ne yapacağımı düşüneceğim. Bağışlarım veya kısas yaparım. Eğer ölürsem, bir can karşılığında sadece bir tek can alınsın ve ona müsle / burun, kulak,.. kesme yapılmasın!” der.

Bu arada “Siz dünyadan göçüp giderseniz, Hasan’a biat edelim mi?” sorularına Hz. Ali (ra) “Ben size bunu ne emrediyorum ne de men.” cevabını verir. Ve Hz. Ali oğullarına Allah’tan korkmalarını, güzel amellerde bulunmalarını tavsiye ettikten sonra “Kim zerre kadar hayır (iyilik) yaparsa, onun karşılığını görecektir. Kim de zerre kadar şer (kötülük) yaparsa onun karşılığını görecektir.” ayetini okuyarak altmış üç yaşında iken vefat eder. Onun hilafet müddeti dört yıl dokuz aydır.

  •        Hz. Hasan’ın şehit edilmesi, zevcesi Cade binti Eşas tarafından, 669 senesinde zehirlenerek şehit edildi. Cenaze namazını Said bin As kıldırdı. Kardeşi Hz. Hüseyin tarafından Medine-i Münevvere’deki Bakî Kabristanlığına defnedildi.
  •         Şimdi Hz. Hasan’da, Hz. Ali’de ehi beyttir. Neden sadece Hz. Hüseyin’in şehid edilmesi sebebi ile sünnilere yezit deyip düşmanlık güdülüyor da diğer ehli beytleri şehit eden milletlere düşmanlık edilmiyor. Neden bu ayrımcılık anlaşılmıyormu? Oyun çok açıktadır.  Pek açık ama işin içinden çıkılması da çok zor…bu fitneyi çıkaran kişiler mezardan çıksalar; “ayrımcılık için yaptık deseler” bile yinede inanmazlar, öyle karışık…

Loading

3.275 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Haydar Ali için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Hazreti Ali’nin Şehadeti” üzerine 8 yorum.

  1. hocam keske kopyalamaya izin verseydiniz yazınızı cok begendim performans ödevime koyucaktım neyse canınız sağolsun 🙂

  2. Muaviyede babası ebu sufyan gibi korkudan, tıpkı bir kadın gibi korkudan mekkenin fetih edildiğinde müslüman olmuşlardır hz. Abbasın yanına gidip yalvararak, ben türkiyede yaşayan bir vatandaş olarak görüşüm şudur ki muaviyeye sadece dini kullanan dinci tarikat ve üyeleri hz. demektedir, yada yaşadığı çevre itibari ile bunu kanıksamış ahmak şahıslar.

    1. Ebubekir kardeş Hz Muaviye hakkında yanlış düşünüyorsunuz. O Rasulullahın sır katibidir ve Mekke’nin fethinden önce İslamla müşerref olmuştur. Oğlu Yezitle onu aynı kefeye koymak gaflettir. Rasulullah sahih olan bir hadisi şerifte “Ashabıma sövmeyiniz” buyurmuştur. Muaviye her ne kadar Hz Ali’ye karşı çıkıp hata etmişse de ulema onun bu hatasının içtihat hatası olduğunu nefsine uyarak yapmadığını beyan ederler.

  3. Hz Ali şama yani muaviye üzerine savaş açıyor Diyorsunuz.. Peki hak olan emir el muminine isayan eden ve ortalığı karıştıran dolaylı yollarla devleti ele geçirmeye çalışan isa dini uzerine şarap içiyorum diyen munafikklarin babası muaviye ve taraftarlarinin suikast oyunlarini da tereyağından kıl çeker gibi neden aklamaya calisiyorsunuz.
    xxxxxxxxxxxxxx

    1. M.Mustafa Çalış.!
      Ahmaklığın manası yok. Okuduğunuz yazıyı biz yazmadık, biz sadece alimler ve tarihçilerin yazdığını buraya naklettik. Siz neden anlamadan bilmeden bizi suçlar durursun?!
      Alimler Hz. Ali’ye, Hz. Muaviye’nin karşı çıkmasını haklı bulmamışlar bilakis onun yaptığının önemli içtihat hatası olduğunu belirtmişlerdir.
      Hz. Muaviye Peygamberimizin ashabındandır. Rasulullah aleyhisselam, “Ashabıma sövmeyin” buyurmuşken Hz. MUaviye’ye atıp tutmak sizin ve bizim ne haddimizedir?
      “isa dini uzerine şarap içiyorum ” diyen lanetli yezittir. Kuran ” kimse kimsenin günahının bedelini çekmez” buyurmuştur. Siz Kuran’a rağmen neden hâlâ evladın yaptığı kötülükten babayı suçlama ahmaklığına düçar olursunuz.?
      Allahın laneti masumlara iftira edenlere olsun.

  4. Hz.Ali ile muaviye nasıl aynı kefeye konur bunu sorarım size,bu saygısızlık ve terbiyesizlik (Hz.Ali (ra),muhammedin soyuna kılıç çeken kafire Hz.muaviye ayıptır ayıp müslümanlıkla bağdaşmıyor.

    1. Hazreti Ali(r.a.) ile Muaviye’yi(r.a.) aynı kefeye koyduğumuzu nereden çıkardın da zırvalıyorsun?

Haydar Ali için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et