Nefis Terbiyesi

ayet- ey mutmeinne olmuş nefisNefis Nedir?

Fedâle b. Ubeyd’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) Veda Haccı’nda şöyle buyurmuştur:

– “…Mücahid, Yüce Allah’a itaat yolunda nefsinin isteklerine karşı mücadele eden kimsedir.”

(HM24465 İbn Hanbel, VI, 22; T1621 Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 2)


Şeddâd b. Evs’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
– “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Zavallı (ahmak) kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan (ve buna rağmen hâlâ) Allah’tan (iyilik) temenni edendir.”
(T2459 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 25; İM4260 İbn Mâce, Zühd, 31)


İnsanda üç türlü nefis mevcuttur.. Bunlar, bitkisel nefis, hayvani nefis ve insani nefistir. Bitkisel nefis, biyolojik bedenimizin hücresel yaşamıdır.
Hayvani nefis ki buna Nefsi Emmare de denilir. Bu sürekli kötülüğü emreden nefis demektir. Bu nefis hiç bir zaman ıslah olmaz, sıfatları asla değişmez. Bu peygamberler de dahi böyledir ancak onların imanları çok güçlü olduğu için onlarda asla kötülüğü emretmeye mecali olamaz. Nefsi mutmeinne velilerde de durum onlara yakındır..
 Nitekim Yusuf Suresinde Yusüf peygamberin bu nefis hakkında ki itirafını Cenabı Hak şöyle beyan eder, mealen:
– Ben yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder. Ancak Rabbimin rahmetiyle yarlıgadığı müstesna. Muhakkak ki, Rabbim bağışlayıcı ve merhametlidir.
(Yusuf Sûresi/53) buyurmaktadır.

Bu emmare nefis, insanın imtihanı için yaratılmıştır. İnsan bu nefis sayesinde ya yükselir(enbiya gibi) meleklerin derecesini geçer, ya da iblisi bile sollar kötülükte. Kur’an-ı Kerimin Fecr suresinde belirtilen ;
– (Dön Rabbine) İlahi hitabının mazharı olan nefis değildir. Evliyaullah, “Dön emri” ilahisinin muhatabı olan nefsi, insanî nefis diye belirtirler ki bu nefs, insanın özüdür. Bu nefs, alemi ervahta “Elestü biRabbiküm(Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)” hitabı karşısında “Belâ(evet)” deyip Müslüman olmuştur. Bu karanlık bedene getirilirken de her şey kendisine unutturulmuştur. Anne rahminden dünyaya gelirken ise,
“doğan her çocuk Müslüman olarak doğar” hadisinin manasınca, her şeyden habersiz saf bir Müslüman olarak dünyaya gözünü açar. Buluğa erdiğinde çevresi onu kâfir yaparsa, imtihan için verilen içindeki kötülüğü emredici nefse tabi olur ve onunla suyun içinde eriyen şeker gibi biri birine karışır. Müslüman olursa levvâme ve mülhime nefis mertebelerine yükselirken emmare nefisten yavaş yavaş ayrışmaya başlar. İnancı kemale erince  mutmeinne nefis(ruh), Allah’tan razı olunca râziye nefis(ruh), Allah(celle celâlühü) kendisinden razı olduğunda ise merzıye ve sâfiye nefis derecelerine yükselen nefis(ruh) olur.. Bu nefse imtihan için verilen emmare-i nefis verilmemiş olsaydı insan melekler gibi yaratıldığı seviyede kalır asla yükselme olmaz, düşüş de olmazdı. Bu sebepledir ki Hak Teala Zariyat suresinde “Ben cinleri ve insanları ancak; bana kulluk yapsınlar diye yarattım.”  buyurmuştur. Bu hitabın içinde meleklerin ve hayvanların geçmemesi onların imtihan edilmediğini göstermektedir. İş bu nefsin(ruhun) 7 derecesi bulunmaktadır. Bunların ilk üçü emmare ile karışık halidir. Diğer dört derecesi ise, emareden temizlenmiş halidir.

Bunlar sırasıyla nefsi emmare, nefsi levvame, nefsi mülhime, nefsi mutmeinne, nefsi razıye, nefsi merzıye ve nefsi safiyedir.

Nefis Terbiyesi:
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizden rivayet edildiğine göre,  Allahu Teala nefsi yarattığında nefse:

-” Ben kimim” diye sorar. Nefs:
-” Ya ben kimim” diye cevap verir. Bunun üzerine Allahu teala meleklerine emreder, nefse bin yıl azab ederler. Nefs, daha sonra  aynı soruya aynı cevabı verince, Allah, nefsi bin yıl aç bırakır. Bundan sonra Allahu teala aynı soruyu tekrar sorar:
– “Ben kimim? diye sorduğunda, nefis: “Entellezî lâ ilâhe illâ ente” (Sen ki, Senden başka ilah olmayan bir Zâtsınder. Nefs böylece açlığa dayanamayarak Rabbini tanır.

Büyük evliya ve mutasavvıf ikinci binin müceddidi İmamı Rabbani(k.s.) hazretlerine göre burada kast edilen açlık bazı cahil mutasavvıfların anladığı gibi yalnızca yeme ve içmeyi kesmek değildir. İmamı Rabbani hazretleri Hindu ve Budist rahiplerinin de çok uzun süreli aç ve susuz kalmakta olduklarını ve onların eline geçen sadece nefsin sefası olduğunu belirtmektedir. Hazreti İmam Mektubatında nefsi aç bırakmaktan kast edilen şeyin, nefsin istediklerini yapmamak ve istemediklerini yapmak olduğunu ve nefsi dize getirmenin en bariz yolun ise, sünnete uygun yaşamak ve kalbi masivadan (mahlukat sevgisinden) temizlemekle olacağını belirtmişlerdir.

Tasavvuf ehli zatların her birinin kendilerine göre nefsi terbiye metotları vardır. Bunlardan nefis yolu tarikat şeyhleri nefsi aç, susuz ve çeşitli zevklerden mahrum bırakmak olan terbiye yolunu seçmişlerdir.  Ruh yolu tarikat pirleri ise, nefsi terbiyede sünnetlere tam ittiba ile birlikte kalbi Allah sevgisinden başkasının sevgisinden temizleme yolunu seçmişlerdir.. Her iki yolda da gaye ve maksut Nefsi merzıye derecesine ermektir. Yani; Allah’ın razı olduğu kul olabilmektir.

Loading

2.161 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

merve için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Nefis Terbiyesi” üzerine 4 yorum.

  1. selamin aleyküm hocam nefse muhalefet edelimde içimizden gecen her iç konuşma düşünce nefismi nasıl ayıracagız

    1. Aleykümselam Nuh efendi. İçinize gelen her düşünceden sorumlu değilsiniz. Ancak içinize gelen kötü düşünceleri beğenirseniz günaha girersiniz.

  2. Selamun aleykum hocam bazi arkadaslarim beni xxxxxxxxxx girmeye davet ediyorlar xxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxx hakkinda cok sey bilmiyorum yardimci olursaniz sevinirim.

merve için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et