Dinimizi Doğru Öğrenmek İçin Çok Kitap Okumak Yerine, Doğru Olan Bir Kitabı Çok Okumak Gerekir

Mescidi Nebi-3Dinimizi doğru olarak öğrenmek için, çok kitap okumak yerine, doğru olan bir tanesini çok okumak gerekir. Tercüme kitapların hemen hepsinde yanlışlıklar, şahsi düşünceler bulunmaktadır. Özellikle o dildeki deyimlerin Türkçe’deki karşılıkları bilinmediği için kelime kelime aynen tercüme ediliyor ve büyük yanlışlıklara sebep oluyor. Ne kadar doğru tercüme edilse de, asıl okumamız gereken kitapların okunmasına mâni olur.
Günümüzde müctehid ve muhaddis bulunmadığı için yazılan bir kitabın muhakkak muteber kitaplardan nakledilmiş olması gerekir. Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde manaları açık olmayan yerlerden bid’at sahipleri yanlış tevil ederek, yanlış mana çıkarmışlardır. Halbuki Mektubat-ı Rabbanideki hadis-i şerifte, Kur’an-ı kerimden kendi aklı ile, kendi düşüncesi ve bilgisi ile hüküm çıkaranların, din büyüklerinin Peygamber efendimizden ve Eshab-ı kiramdan alarak yaptıkları tefsirlere aykırı tefsir yazanların Müslümanlıktan çıkacağı bildirilmektedir.
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerine, (Şu din kitabı uygun mu?) diye sorulmuş. O da, (Kitabın içindekilerin hepsi doğrudur, fakat bu kitabı okuyan kimse zehirlenir, çünkü yazarının habis ruhu satırlara aksetmiş) buyurmuştur. Demek ki habis kimselerin sözleri, kitapları doğru olsa bile insana zarar veriyor. O hâlde bir sözün doğru olup olmadığı, söyleyenin yetkili bir âlim olup olmamasına bağlıdır. Onun için, söze bakarak doğruyu bulamayız. Doğruyu, büyük zatların bildirmesiyle buluruz.İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Rabbani hazretleri, dört yüz yıl önce buyurdu ki:
İslam âlimleri, bugün garip oldu, azaldı. Şimdiki tarikatçıların yoluna bid’at karıştığı ve bu yol bozulduğu için, Rasulullahın sünnetine sarılmış olan büyük âlimleri, bu millet tanımaz oldu. Bu bilgisiz kimseler, milletin kalbini, bu bid’atler ile kazanmaya çalıştılar. Böyle yapmakla, dini yayacaklarını, hatta İslamiyet’i olgunlaştıracaklarını sandılar. Hâşâ öyle değildir. Bunlar dini yıkmaya çalışıyorlar. Allahü teâlâ bunları doğru yola kavuştursun! Şimdi büyük âlimlerden pek az kalmıştır. İslamiyet’i sevenlerin, bu âlimlerin talebelerine yardım etmeleri, onların yolunda gitmeleri gerekir. (2/62)

Hadis-i şeriflerde, (Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar), (İlmin azalması âlimlerin azalması ile olur. Cahil din adamları, kendi görüşleri ile fetva vererek fitne çıkarırlar, insanları doğru yoldan sapıtırlar) ve (Her asır, önceki asırdan daha bozuk olur. Böylece kıyamete kadar hep bozulur) buyuruldu. İnsanların en iyileri olan âlimlerin yazdıkları kitapları beğenmeyip, bozuk asırdaki bozuk adamlara ve onların bozuk kitaplarına aldanmaktan sakınmalıdır! (Hadika)

Berika’daki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kur’anı kendi görüşü ile açıklayan, doğru olsa bile, muhakkak hata etmiştir.) [Nesai]

(Kur’an-ı kerime ehliyeti olmadan mana veren, Cehennemde azap görür.) [Tirmizi]

Hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı gibi, bir kimse, ehliyeti olmadan Kur’an-ı kerime doğru mana verse bile, hata ettiğinden Cehennemde azap görecektir.

Bir yazı, Ehl-i sünnet âlimlerinin ekserisinin muteber olarak bildirdiği eserlere aykırı değilse, o yazı muteber demektir. Bir yazarın yazısı, bu eserlere uygunsa, o yazarın dini bildiği anlaşılır. Bu eserlere uymuyorsa, o yazarın dini bilmediği ve yazısının da muteber olmadığı anlaşılır.

Kur’an-ı kerimi kendi görüşüne göre yorumlayanların yazıları da muteber değildir. Bu bakımdan nakli esas almayanların yazılarına, sözlerine itibar edilmez.

İbni Teymiyye çok âlimdi. Fakat ilim ehlince, (Allahü teâlânın, sapıtmasına ilmini sebep kıldığı kimse) diye anıldı. Demek ki, sadece ilim yetmiyor. Bir rehberi olmadan ilim öğrenmek, doğru yolu buldurmuyor. Bir başka husus da, 14 asırdır gelen binlerce İslam âliminin on binlerce kitabı var. O zamanların şartlarına, insanların hâllerine ve dar-ül-islama göre yazılmıştı. O kitaplarda binlerce kavil var. Hangisine göre amel edilecek? Ama müftabih olan kavilleri bildiren kitabı okumak yeterli olur.

İlim ehli bir zat, (Şimdiye kadar binden fazla kitap okudum. Keşke bunun yerine Tam İlmihâl’i bin kere okusaydım) demişti. Bu kıymetli kitapta bir Müslüman için lazım olan her bilgi mevcuttur.

Çok kitap okumak veya çok ilim öğrenmekle hakkı bâtıldan ayırmak kolay olmaz, hattâ mümkün olmaz. Birçok kaviller vardır. Hangi kavle uyacağını bilemez. Müftabih kavil budur denilen ilmihalleri okumak gerekir. İkinci bir husus da, mürşid-i kâmile kavuşmamış, onun kitabını okumamış olanın hakkı bâtıldan ayırması mümkün değildir.

Loading

644 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bir yanıt yazın