Hiç Sırrı

PapağanYazan: Bekir Abdullah
Tüccarın birisinin bir papağanı vardı. Onu bir kafeste besliyordu. Tacir bir gün Hindistan’a gitmeye niyetlenir.   Ev halkına veda eder. Onlara:

– Hindistan’dan sizlere ne getireyim, diye sorar.
Sıra papağandan ayrılmaya gelir. Tacir kuşuna da aynı soruyu sorar. Papağan efendisine der ki:
– Benim vatanıma gidiyorsun. Orada nice papağanlar vardır. Ancak onlar benim gibi bir kafeste mahpus değillerdir. Kimi yeşillikler içerisinde bahçede, kimi dallardadır. Onlara benden selam söyle. Onlara de ki: Benim papağanım sizlere hasret çekiyor. O bir kafeste esirdir. Sizler ise özgürsünüz. Ona bu sıkıntıdan kurtulması için bir öğüt veriniz. der.
Tacir memleketinden ayrılır ve uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra Hindistan’a varır. Hindistan ormanlarında pek çok papağan görür. Onlara selam verip kendi papağanından bahseder. Ansızın bu papağanlardan birisi titremeye başlar. Kendisinden geçer ve yere serilir..  Tacir papağanı öldü sanır. Verdiği bu haberden dolayı pişman olup üzülür.  Kendi papağanın bununla akraba olduğunu, bunun için kederinden dolayı öldüğünü düşünür. Tacir ticaretini bitirerek evine döner. Hediyelerini dağıtır. Papağan kendi hediyesini isteyip oradaki ahvalden sorar. Tacir papağana üzüntü ve pişmanlığını belirttikten sonra Hindistan’da bir papağanın kendi papağanının durumundan haberdar olunca titreyip yere düştüğünü ve öldüğünü söyler. Papağan bu hikâyeyi işitince o da tıpkı Hindistan’daki papağan gibi titrer ve yere düşüp ölür. Tacir papağanı kafesten alıp dışarı atar. Papağan yerde canlanıp uçup yüksek bir ağacın dalına konar. Tacir bu duruma şaşıp kalır. Sebebini papağandan sorar. Papağan şöyle der:

– Hindistan’daki papağan fiil ve hareketleriyle bana ders verdi, nasihat etti. Hal dili ile bana dedi ki, “seni sesin esarete düşürdü. Kendini ölü gibi gösterirsen o esaretten kurtulursun.” mesajını verdi der ve kanatlarını açıp Hindistan’ın yolunu tutar.

Her bir ruh papağan misali bu ten kafesinde esirdir. O sebepledir ki nefsimize ve dünyaya aşırı bağlıyız. Şayet her şeye hikmet gözü ile bakıp Hindistan’daki papağan gibi ders alsaydık, her şeyin sahibi Allah’ı tanır ve kendimizin bir emanetçi olduğunun farkına varır, marifete ve hakikate ulaşırdık.  Allah’ın Rasulü(salat ve selam olsun ona) bu hususta şöyle buyurdular:
-” Ölmeden önce ölünüz.” (Ölmeden önce ölüm ötesinin sırrına ulaşınız.)
Bu ten kafesinden kurtulup nefsin manevi esaretinden kurtulmanın yolu, Rasulullah’ın(s.a.v.) buyurduğu gibi “Ölmeden önce ölmektir”  ki, yani; bu alemde sadece bir emanetçi olduğumuzu anlayıp, her nerede güç ve kuvvet varsa onun Allah’ın yaratması ile var olduğunun şuuruna ermektir.

Loading

2.510 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bir yanıt yazın