Allahü teâlâ için ışık anlamında nur denemez;
çünkü nuru, ışığı da O yaratmıştır, yani bunlar mahlûktur. Mahlûk, yaratan olamaz. Bir şeye benzeterek Allahü teâlâyı tarif etmek caiz olmaz. Nur suresindeki,
– (Allahü nurus-semavat-ı vel-erd) âyetinde geçen nur kelimesinin tevilini bilmeden Allah’a nur demenin yanlış olduğu, İmam-ı Gazali hazretlerinin Mişkat-ül envar kitabında açıklanmaktadır.
En-Nur, esma-i hüsnadandır. Bu bilinen nur, ışık anlamında değildir. Âlemleri nurlandıran anlamındadır. Allahü teâlânın bir ismi Nur olduğu gibi Peygamber efendimizin bir ismi de Nur‘dur. Bu, Allahü teâlâ için kullanılan nur gibi değildir, parlaklık, ışık anlamındadır.
Ulemanın nur hakkındaki açıklamaları şöyledir:
O Allah ki, yerin ve göğün ışık kaynağı olan güneş, ay ve yıldızları yaratan ve yönetendir. Bütün gezegenlerdeki nuru yaratan Allahü teâlâdır. Onlara ışık olan değildir. Arşın etrafındaki nurlardan bir kıvılcım dünyaya gelse dünya yanıp kül olur. Nur, gözle görünen şeylerin görülmesini sağlayan bir keyfiyettir. Bu manada Allahü teâlâya nur denmez. Ancak mecaz olarak kullanılır. Mesela, nurlandıran [aydınlatan] kitap = doğru yola götüren kitap demektir. Allah da, gökleri ve yeri nurlandıran yani yer ve gökleri emri altında bulunduran demektir. Mesela, kültürlü bir kimseye, kavminin nuru [aydını] denir.
Bekir Abdullah
Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.