Allah’ın Nimetleri (İyilikleri)

Allahu tealanın nimetleri yani iyilikleri o kadar çoktur ki bunu en güzel ifade eden Allah’ın sözü Kuran’da bakalım ne beyan ediliyor(mealen);
– “Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, saymakla bitiremezsiniz.” (Nahl Suresi, 18)

Allah’ın iyiliklerinden en başta gelenlerden birisi ama en az bilineni bilinçtir. Çünkü insan bildiğini kendinden sanmaktadır oysaki ona bilmediğini bildiren, bilmediklerini ona bildiren ondaki bilinci yaratan Rabbi tealadır.
Rabbimiz bize bellek yani hafıza vermeseydi ne olurdu?
Hafızamız olmasaydı aklımızda hiç bir şey kalmazdı. Hiç bir şey öğrenmez, gördüklerimiz ve bildiklerimiz ve tattıklarımız anlık bir duygu ile yok olurdu. Hiç bir kimse tahsil yapamaz, herkes cahil kalırdı bir hiç olurduk…
Hiç bir kimse anne babasını tanıyamaz, hiç bir anne baba yavrusunu bilemez ve ona sahip çıkamazdı. Asla toplumsal ilişkiler mümkün olamazdı. Hiç bir kimse ne yapacağını bilemez herkes şaşkın şaşkın biçare dolaşır helak olurdu.
Nefes almak ve vermek de en sıradan sayılan işlemlerden biridir. Oysaki bir kaç dakika soluğumuz kesilse oracıkta ölür giderdik. Görmek, işitmek, tatmak bunlar da en sıradan sayılan ama en önemli nimetlerdendir. Oysaki Rabbimiz en çok muhtaç olduğumuz oksijeni bize ücretsiz bahşetmiş, onu teneffüs edip kirli havayı (karbondioksiti) atacak ciğersiz bırakmamıştır. Bütün bunca nimetler hangi servetle satın alınabilirdi?
Kendine yoksul diyen kardeşim bunca nimetleri hangi servetle satın alabilirsin? Sen aslında büyük bir servetin sahibisin ama gözün küçük şeylerde olduğu için büyük hazineyi göremiyorsun.!
Bunca nimetlere, sahip oldukları büyük hazineye kör olan zavallı zenginler kasalarındaki üç-beş kuruşla övünür böbürlenir oyalanırlar da Allah’a secde etmeyi zül sayalar…
Ahmak ateist profesör, Rabbini inkar eder de kendine bilinci ve hafızayı bahşeden Allah’ın nimetlerine şeytan gibi körlük yapar. Hafızan olmasaydı öğrendiklerini nerede tutacaktın? Hiç bir şey hatırlamayanı kim profesör yapardı?
Konuyu daha fazla uzatmak niyetinde değilim. Bilmemiz gereken bazı ana maddeleri yazarak kendi kendimizi derin tefekküre yönlendirmek istiyorum. Çünkü bu açılan pencereleri doğru kullanırsak sonsuz bir tefekküre dalıp İlahi ma’rifetullahı tahsilin ilk adımını atmış oluruz.

“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” diye bir deyim vardır. Bu söz toplum olarak iyiliğe karşı nankör olmadığımızı, vefalı oluşumuzu belirten bir göstergedir. Peki bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı oluyor da Rabbimizin sayısız iyiliklerinin hiç mi hatırı yok ki bir çoğumuz bize İlahi bir lütuf olarak verilen sağlık ve ömrü boşa geçirip Allah’ın iyiliklerinden dolayı O’na teşekkür olarak secde etmeyip namaz kılmıyoruz?

Rabbimiz buyurmuştur ki(mealen);
– “Kullarımdan şükredenler pek azdır.” (Sebe/13,  Araf/10,  Mülk/23)

Vesselam…
Bekir Abdullah… 15 Haziran Pazar 2025

DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın