273. Mektubata İstinaden İmamı Rabbani Hazretlerine Atılan İftiraya Reddiye

Bekir Abdullah
NOT: 273. Mektubatın Mevzuyla İlgili Olmayan Kısmı Çıkardık.

İmamı Rabbani Hazretlerine Şöyle Bir Soru Sorulmuş: 

Rü’yâ da, Rasûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” görülürse, o rü’yâ doğrudur. Şeytânın aldatmasından korunmuşdur. Çünki şeytân, onun şekline giremez. Böyle bildirildi. Onun için, kardeşlerimizin rü’yâlarının doğru olması lâzımdır. Şeytânın aldatması olmaz değil mi?

CEVAB: (Fütûhât-i Mekkiyye) kitâbının sâhibi, [ya’nî Muhyiddîn-i Arabî hazretleri], şeytân, Medîne-i münevverede medfûn bulunan Muhammed aleyhisselâmın kendi şekline giremez diyor. Başka sûretlerde de, Resûlullah olarak görünemez diyenleri kabûl etmiyor. Resûlullahın “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vesselâm” kendi şeklini ve hele rü’yâda tanıyabilmek çok güç olacağı meydândadır. Bunun için, rü’yâlara nasıl güvenilebilir? Âlimlerin çoğunun dediğine uyarak ve Resûlullahın “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vesselâm” yüksek şânına yakışacak üzere, şeytânın hiçbir şeklde o Serverin ismi ile görünemiyeceğini söylersek, o şeklden emrler almak ve onun beğenip beğenmediğini anlamak kolay değildir. Mel’ûn şeytân düşmânlığını burada da gösterebilir. Araya karışarak, olmıyan şeyi olmuş gibi gösterebilir. Rü’yâ göreni şaşırtır. Kendi sözlerini ve işâretlerini, o şeklin “alâ sâhibihessalâtü vesselâm” sözleri ve işâretleri imiş gibi gösterir.

Burada Hz. İmam konuyu açıklamak için şöyle bir Misal Getirmiştir:

Bilindiği gibi, bir gün Seyyid-ül-beşer Peygamberimiz (aleyhissalatü vesselam) Eshâbı ile oturuyordu. Kureyşin ileri gelenleri ve kâfirlerin şefleri orada idiler. Seyyid-ül-beşer “ aleyhissalatü vesselam” onlara Necm Sûresini okudu. Onların putlarını anlatan âyet-i kerîmeye gelince, mel’ûn şeytân putları öven birkaç sözü, Peygamberimizin okuduğu ayetlerin arkasından ekledi. Dinleyenler, bunları Peygamberimizin söylediğini sandılar.

 Onlar dahi şeytânın sözlerini âyet-i kerîmeden ayıramadılar. Peygamberimiz aslında öyle bir söz söylemediği halde orada bulunan müşrikler bağırmaya başlıyarak,
– “Muhammed bizimle sulh yapdı, putlarımızı övdü” dediler.
Orada bulunan (bazı) müslimânlar da, Peygamberimizin ayetleri okumasının ardından işittikleri acaib sözlere şaşakaldılar. Rasulullah “aleyhissalâtü vesselâm” şeytânın (okunan ayetten sonra akabinde ilave ettiği) sözlerini işitmemişti. 
– “Ne oluyorsunuz?” 
diye sordu.
Eshâb-ı kirâm şeytanın fısıldadığı sözleri kast ederek,
– “Siz okurken “…..”
o sözler de araya karışdı dediler. Rasulullah “aleyhissalatü vesselâm” çok üzüldü.

Bunun üzerine Cebrâîl-i emîn vahy getirdi. O sözleri şeytânın eklediğini, diğer Peygamberlerin sözlerine de karışdırmış olduğunu bildirdi.
Ayeti- kerime,(mealen):

 – (Ey Muhammed!) Biz senden önce hiçbir elçi ve hiçbir peygamber göndermedik ki o bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun arzusuna şüpheler karıştırmasın. Bunun üzerine Allah şeytanın karıştırdığı şüpheyi giderir. Sonra da Allah, âyetlerini tahkim eder (güçlendirir). Allah Alîm’dir (herşeyi bilir), Hakîmdir. (Hac/52) 

– Allah, şeytanın karıştırdığını, kalblerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseleri sınamaya vesile kılar. Zalimler şüphesiz (haktan uzak) derin bir ayrılık içindedirler. (Hac/53) 

Allahu teala yukarıda zikredilen ayeti kerimede böyle bir imtihanın sebebi hikmetini açıklamıştır.

– Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar, Kur’ân’ın şüphesiz Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilsinler ve ona iman etsinler de kalpleri ona saygı duysun. Çünkü Allah, iman edenleri doğru yola eriştirir. (Hac/54) 

– İnkâr edenler de, kendilerine ansızın kıyamet gelinceye veya akîm (kısır) bir günün azabı gelinceye kadar, Kur’ân’dan şüphe etmekte devam edip giderler. (Hac/55) 

Allahü teâlâ, o sözlerin âyet-i kerimeden olmadığını ortaya çıkardı.

Görülüyor ki, Peygamberimiz “aleyhissalatü vesselâm” hayâtda iken ve uyanık iken ve Eshâb-ı kirâm arasında, şeytân-ı la’în o Serverin “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” sözünün arkasından kendi bozuk şeylerini karışdırıyor ve (ashaptan) hiç kimse bunu ayıramıyor. Rasulullah“aleyhissalatü vesselâm” vefât etdikden sonra bir kimse uykuda hisleri çalışmaz iken ve yalnız iken, nasıl olur da, rü’yânın şeytânın karışmasından korunduğunu ve onun değişdirmediğini anlıyabilir?

KONU HAKKINDA İZAHAT:
Aslında Hazreti İmamın değinmek istediği şey; Peygamberler dışında veliler ve diğer insanların rüyalarına ve keşiflerine şeytanın karışmasının mümkün olacağıdır. Ama gel gör ki art niyetli iftiracı selefiyeci DiNiHABER.C0M yazarı İmamı Rabbani hazretleri hakkında şu iftiralarda bulunmaktadır, güya:
“273. mektupta İmamı Rabbani açık açık şeytanın ayetlere müdahale edebileceğini belirterek Kur’an hakkında kalplere şüphe tohumları atmaktadır.”  diyerek iftira atmış bulunmaktadır.

Ayrıca Mektubatın hiç bir yerinde bir ibaresi dahi bulunmayan şu yalanları da ilave ederek karanlık kalbinin bütün çirkinliklerini sergilemiş.
İşte o yalanlar:

– Şeytan ayetlere müdahil olup Peygamber ağzından putları methettirirken;

– Bu durumdan Allah habersizdir.

– Cebrail habersizdir.

– Peygamberin kendisi habersizdir.

– Sahabe de habersizdir.

Müşriklerin sevinç çığlıkları üzerine sahabe uyanır.

– Ve sahabe Peygamberimizi uyarır.

– Peygamber (as) vahye şeytanın sözünün karıştığını o an ancak farkeder.

– Allah hala habersizdir.

– Peygamber üzülür.

– Allah hala habersizdir.

Oysaki Hazreti İmamın mektubatlarının hiçbir yerinde  şeytanın Allahın ayetlerine müdahale edeceğine dair zerre adedince bir ibaresi yoktur.
Bir de şöyle bir atıfta bulunmuştur:
“İMAMI RABBANİ GARANİK KISSASINI SORGULAYACAK İLME SAHİP DEĞİL”
diyor.
Şunu öncelikle belirtelim ki Hazreti İmamın ilminin yanında İFTİRACI SELEFİYECİNİN ilmi kabuk bile olamaz.
Gelelim Garanik olayına:
Hazreti İmam Garanik hadisesini sorgulamamış
burada rüyaların, keşiflerin ve ilhamların Kuran ve Sünnete uymadığı takdirde bunlara güvenilemeyeceğini beyan etmiştir.
Hatta bununla ilgili bir bilgiyi başka bir mektubatta şöyle ifade eder :

– Hiç yanlış olmayan güvenilir kaynak Kuran ve Hadisi şeriflerdir.  Her ikisi de vahiy ile bildirilmiştir. Şeriatın dört temel esası dışında kalan evliyanın keşif ve ilhami bilgileri;
Kuran, Hadis, Ashabın bunlara dayalı icması ve müçtehid alimlerin bu üçü çerçevesi dahilindeki içtihatlarına uygun ise kabul edilir.”
(Mektubat-ı Rabbani 1.cilt 217. mektup)

Netice olarak diyoruz ki bu selefiyeciler amaçlarına ulaşabilmek için her türlü yalan ve çirkinliğe başvurmaktan çekinmiyorlar çünkü bunların kalpleri kararmış, bunlarda Allah korkusu kalmamıştır.
Bunlar öyle kimseler ki, Kamer Suresinde geçen Peygamberimizin işaretiyle ayın ikiye bölünmesi mucizesi ve İsra Suresinde geçen miraç mucizesini dahi inkar etmektedirler. Hatta Peygamberlerin ismet sıfatını yani günahsızlığını kabul etmezler.
Bunların bir çoğunun Ehli Sünnetten uzaklaştıktan sonra İslamdan başka din arayışına girdiklerine bizzat şahid oldum.
Bekir Abdullah İslam Dergisi Yönetmeni


Loading

682 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bir yanıt yazın