Camiden çıkan bir derviş sabahın erken saatinde körkütük yerlerde tozlara belenmiş bir sarhoşa rastlar ve sarhoşun elindeki içki şişesini göstererek der ki:
-Kardeş şu şişeni bana verir misin?
Sarhoş dervişe ters bir şekilde bakar ve:
– Sen camiden yeni çıkmadın mı be adam? Şarabı ne etceksin?
Derviş :
-Şarabı içmeyeceğim caminin içene dökeceğim.
Sarhoş öfkeli bir tavırla:
– Sen sapıttın mı be adam! Allah’ın evine nasıl şarap dökersin ? Ben kırk senedir bu meredi içerim ama yine de senin dediğin şeyi yapmam. Ben Allah’tan korkarım. Hadi çek git işine! Beni günaha sokma!” der.
Derviş sarhoştan beklediği cevabı alınca taşı gediğe koymak için sarhoşa şu karşılığı verir:
-Be adam! Sen şu kul yapısı olan taştan ağaçtan yapılmış binanın içine saygından şarap döktürmezsin ama; Cenab-ı Allah’ın sana rahmeti ile lütfedip emanet ettiği şu Kur’an okuma yolu olan ağzına bu pisliği dökmeye gelince hiç Allah’tan korkmaz ve çekinmez misin? Bu nasıl saygı, bu nasıl Allah korkusu ?
Sarhoşun bu müthiş ifadeye verecek cevabı kalmamıştır. O esnada var olan sadece yaptıklarından dolayı kendisini saran pişmanlık duyguları içinde ezilen bir sarhoş ve İlahi rahmete açılan gönül penceresinden içeri sızan hidayet ışıklarıdır…
Vesselam.
Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.