Fransız yazarlardan Charles Mismer “Soirées de Constantinople”adlı eserinde Kur’an-ı Kerim’in bir ilim ve medeniyet kaynağı olduğunu şu sözlerle ifade etmektedir:
-“Hırıstiyanlar bilinçlenince hırıstiyanlıktan, Müslümanlar da cahil kalınca islamiyetten alakaları kesilir.
Hırıstiyanlığın yayılışından on beş asır sonra teşekkül etmiş Avrupa uygarlığı, nasıl olur da Hırıstiyanlığa izafe edilebilir? Bugüne kadar yeryüzünde görülen en parlak ve dünyayı etkileyen bin küsur yıllık bir İslam medeniyetinin başlıca ve tek etkeni bir Kur’an esası olduktan sonra, bugünkü Müslüman toplumların cehaleti ve geri kalmışlığı nasıl olur da İslama mal edilebilir?”
Fransa Bilimler Akademisi’nde dekanlık yapmış çağdaş bilim adamı Profesör Maurıce Bucaılle,
İncil, Tevrat ve Kur’an’ı çağdaş bilimin verileri ile karşılaştırdıktan sonra din olarak İslam’ı seçmiştir. İncil ve Tevrat hakkında bu ve bunun benzeri araştırmalarını yaptıktan sonra, semavi kitablardan olan Kur’an’ı, Fransa’da bulunan Kur’an meallerinden incelemeye çalışır. Fakat; Fransa’da bulunan Kur’an meallerinin yanlış ve kasıtlı çevirileri kendisini tatmin etmeyince, Arapçayı özel bir sebeple Arabistan’a gittiğinde öğrenip, Kur’an-ı aslından okuyup inceleme imkanı bulur ve şu açıklamalarını yapar:
-“Kur’an’ın bildirdiklerinden hiçbirisi bilimsel bakış açısından herhangi bir itiraza yer vermez. Bu incelememizden çıkan başlıca sonuç budur.” Kur’an metninin çağdaş ilmin verileri ile uygunluk dercesini araştırırken, hiçbir ön yargıya kapılmadan tam bir tarafsızlık içinde inceledim. Sonuç olarak Kur’an’ın modern dönem içinde ilmi açıdan tenkit edlebilecek hiçbir yönü olmadığını kesin olarak kabule mecbur oldum. İyice bilinmelidir ki burada bilimin verilerinden söz edilirken , teorik olanlar değil, ilmin kesin ve nihai sonuçları kasdedilmektedir. “
Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.