Murakabe Nedir?

MURAKABE NEDİR?
Murâkabe, “gözetlemek” anlamına gelen Arapçada ki “rakabe” kökünden türetilmiş bir sufi uygulamasıdır. Benzer bir kavramı anlatırken kişinin gönlüne dikkatini yöneltmesi ve yaratıcısından gelecek sezgiyi beklemesini ifade eder.
Gerçek murakabe, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etme alışkanlığı kazanmaktır. Ayeti kerimede Rabbimiz(mealen);
– “Allah her şeyi gözetmektedir” buyurmuştur (El-Ahzâb 33/33).
Cibril hadisinde de murakabeye işaret vardır. Cibril, Peygamber aleyhissalatü vesselam efendimize;
– “Bana ihsanı anlat” dedi. Rasulullah (s.a.s) ise;
– “İhsan, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etmendir. Sen onu görmesen de O, seni görüyor” buyurdu. Cibril(aleyhisselam):
– “Doğru söyledin” dedi (Hadis-i Buharî İmân, 38; Müslim, İman I).

Murakabe, kalp ile daima Allah’ı anma; kalbi kötülüklerden korumak için nefsi kontrol altında tutma; kişinin her halini Rabbinin bildiğini bilmesi; gözleri kapayıp kendinden geçercesine her şeyi zihinden çıkararak Hakkın ilhamını algılama manasında bir tasavvufi terimdir. 
Anlatılan murakabeye şu hadisi şerifte işaret vardır:
–  تفكّر ساعةٍ خيرٌ مِن عبادة سبعين سنةً
– Bir saatlik tefekkür, yetmiş yıllık ibadetten üstündür.
Şu ayeti kerimede dahi murakabeye işaret vardır:
– رجالٌ تُلهيهم تجارةٌ ولا بيعٌ عن ذكر الله
Mealen:
– Onlar öyle kimselerdir ki kendilerini ne ticaret, ne de alışveriş Allah’ı anmaktan alıkoyar. (Nur Suresi 37)

MURAKABE GENEL MANADA İKİ TÜRLÜDÜR
1. Avamın murakabesi: Bunlardan avamın murakabesi, haramlardan sakınmak, İlahi emirleri yapmak için kalbi sürekli kontrolde tutmaktır.
2. Havasın Murakabesi: Hak yolcusu havassın murakabesi üç yönüyle beyan olunmuştur.
Bu da kendi içinde üçe ayrılır.
***
1. ŞEKİL: Allah’ı anan salikte zikrin iyi neticeleri zuhur ettiğinde durumunu mürşidine anlatır. Mürşidin izni ve icazeti ile Hak yolcusu murakabe ile meşgul olmaya başlar.
Hak yolcusu salik, yapmaya alıştığı teveccühüyle kalbinde müşahede etmeyi başardığı Allah’ın lütfettiği yedi letaif belirtilerini elde ettiğinde; abdestli olarak kıbleye dönük olarak oturmalı, gözlerini kapatıp akla gelecek her şeyden kendini sıyırmalı.
Tüm azalarını ölmüş gibi bırakıp alemler ve içindeki insanlar, melekler, cinler, huriler, cehennemler, cennetler, arştan yere yerden arşa dek bulunan her zerreyi hiç yaratılmamış gibi görüp; kendisini silinmiş bir yokluk olarak bilmeli. İmamı Rabbani hazretlerinin “Allah alemleri ve içindekileri his ve hayal mertebesinde yaratmıştır” sözünün manasınca murakabe halinde yaratılmış her ne varsa hepsinin Allahın Kayyûm ismi şerifinin tecellisi ile varlıkta kaldığını hatırda tutmalı.
Bu usulle her gün murakabe ile meşgul olmalı. Bu salikin murakabesi, en az bir saat olmalıdır.
Böyle yapıldığında Allah’ın lütfuyla vuslat sırları açılır.

2. ŞEKİL:
Hak yolcusu salik, yukarıda yazıldığı gibi abdestli olarak kıbleye dönük gözlerini kapayıp murakabe ile meşgul olmalı, bütün isteklerinden vazgeçerek aklına gelenleri geriye atıp zikir ve fikirde bulunmamalı.. Bu hal üzere kendini ölmüş bilip aradan uzun yıllar geçmiş gibi kendinden bir şey kalmamış gibi kendini silinmiş bilmeli. Bu ölçüde murakabe en az bir saat en çok üç saat olmalı.
Buna devam edene;
مُوتُوا قَبْلَ اَنْ تَمُوتُوا   mealen: (Ölmeden önce ölünüz) hadisi şerifinin mana sırrı açılır. Bu manada Peygamberimiz Hz Ebu Bekri misal göstererek; “Yeryüzünde yürüyen ölü görmek isteyen Ebu Kuhafe’nin oğluna baksın” buyurmuştur.

3. ŞEKİL:  Aslında bu üçüncü şekildeki murakabe de ikinci şekildekinin benzeridir. Hak yolcusu yukarıda belirtildiği gibi murakabe ile meşgul olduğunda abdestli olarak kıbleye dönüp akla hayale gelen bütün istek ve arzuları terk edip zikir ve fikirde dahi bulunmayıp kıyamet kopmuş kendini ahirete göçmüş, Hak tealadan başka her şeyin ölmüş olduğunu kendisinin dahi yok olduğunu düşünerek murakabeye devam eder.
Bu ölçüde murakabe en az bir saat en çok üç saat olmalı.
Bu şekilde murakabeye devam edene şu ayetin sırrı açılır.
اِرْجِعِى اِلَى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةَ     Mealen: (Ey mutmeinne olmuş nefis) dön Rabbine razı ve razı olunmuş olarak) (Sure-i Fecr).
Bekir Abdullah 26Aralık 2023

Kaynak: Miftahul-Kulûb shf:55)