Soru-Cevap

Aşağıdaki formu kullanarak İslami konularda (fıkıh, itikat, sünnet, tefsir, tasavvuf gibi) sorularınızı iletebilirsiniz. Uygun görülürse bu sayfada soru ve cevap yayınlanmaktadır.

IslamDergisi.Com

Loading

135.587 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Soru-Cevap” üzerine 31.227 yorum.

    1. Kumar parası kul hakkıdır. sahiplerine geri verilmeli. Sahibi ölmüşse varislerine verilmeli. Onlarda yoksa onun adına fakirlere verilmeli.

  1. Selamün Aleyküm
    Hocam birine maddi manevi zarar verdiğimizde kul hakkı doğuyor. Bu zarardan üçüncü kişiler etkilenirse onlara karşı da kul hakkı doğar mı? Misal bir adamın dükkanını çalışılamaz hale getirirsek ,zarar verirsek bu adama karşı kul hakkına gireriz. Ancak adamın geliri olmadığı için ailesi sıkıntı çekerse onlara karşıda kul hak doğar mı? Teşekkürler…

    1. Kul hakkında verilen zarar başkalarını da etkiliyorsa hepsi kul hakkına girer.

  2. selamunaleykum,
    bir arkadaşın kız kardeşi erkek yeğeni ile birlikte yaşiyorlar ve nikah yapıyorlar . bunlar de defalarca ayrılmalarını söylemelerine rağmen kız kardeşi kabul etmiyormuş. ve bu durumda kız kardeşiyle ailesi tamamen irtibatı koparmışlar . burada aile irtibatı kopardığı için günaha girer mi?

    1. Aleykümselam.
      SORU:
      bir arkadaşın kız kardeşi erkek yeğeni ile birlikte yaşiyorlar ve nikah yapıyorlar . bunlar de defalarca ayrılmalarını söylemelerine rağmen kız kardeşi kabul etmiyormuş. ve bu durumda kız kardeşiyle ailesi tamamen irtibatı koparmışlar . burada aile irtibatı kopardığı için günaha girer mi?
      CEVAP:
      Erkek yeğenle veya kız yeğenle birliktelik ağır zinadır. Nikah yapmaları asla mümkün değildir. Nikah yapmaya kalkmak ise küfürdür. Her ikisi de kafir olur cenaze namazları kılınmaz. Ailenin mirası da ona haramdır.
      Tövbe etseler dahi şeran her ikisi de recim(ölüm) cezasına çarptırılır. Ancak Ülkemizde şeri mahkemeler yürürlükte olmadığı için cezaları ahirete kalır.

    2. tamam hocam. ailesi irtibatı koparmışlar. bu konuda doğru mu yapmışlar. günaha girmezler değilmi?

    3. Ailesi niçin günaha girecekmiş? Kadın yeğeniyle zina yapacak sonra da utanmadan ailesiyle hiçbir şey olmamış gibi yaşayacak. Böyle bir rezalet ve günah müslüman ailesine sığmaz. Eğer aile böyle birisiyle bağlarını koparmazsa asıl o zaman günaha girerler. Hıristiyan ve yahudiler bile böyle rezilliği yapmaz bunlar hangi kavimden? Bunlar Müslüman olamazlar bunlar dinsiz olmalı?

    1. İçinde ayet olan bir kitaba cünüp olarak dokunmak asla caiz değildir.

  3. 1- Bir kişi La ilahe illallah dediği halde Muhammeden Resulullah demezse kafir olur mu? Hadislerde “Muhammeden Resulullah” sözü olmadan geçiyor ve kelime-i şehadette Muhammeden abdühü ve resulüh deniyor.
    2- Biri ünlülerin insanüstü bir varlık gibi gösterilmesine bir tek ben mi karşıyım yazmış. Bir kişi de Sen bunu yazınca böyle bir algı oluşuyor yazmış. Böyle bir algı oluşuyor demesi küfür müdür?
    3- Magazin izlemek caiz midir?

    1. SORU:1- Bir kişi La ilahe illallah dediği halde Muhammeden Resulullah demezse kafir olur mu? Hadislerde “Muhammeden Resulullah” sözü olmadan geçiyor ve kelime-i şehadette Muhammeden abdühü ve resulüh deniyor.
      CEVAP: Sorunuzun cevabı alttaki bağlantıdadır. Tıkla ve oku:
      https://islamdergisi.com/genel/la-ilahe-illallah-deyip-muhammedun-rasulullah-demeyenler/
      2- Her kim olursa olsun Allahtan başka birisi için (onu İlah saymak manasında) insan üstü varlık derse küfre girer.
      3- Magazin izlemek harama sebeptir.

  4. Hocam bir kişi belli miktar para biriktirdi misal evlilik için veya araba almak için bu kişiye haç farz olur mu?

    1. Biriktirdiği para nisap miktarını aşmış olup üzerinden de bir yıl geçmişse ona hac ve zekat farz olur. Ancak hacca yazılıp da hac çıkmadan evlenir veya ev alır da o parayı harcarsa hac farizası ondan düşer.

  5. Bazı haddini bilmez Kuran cahilleri bizim ateistlere karşı yazdığımız yazıları çok sert bulduklarını bundan dolayı bizden utandıklarını yazmışlar.
    Şunu iyi biliniz ki biz de sizin gibi sözde Müslümanlardan utanıyoruz. Kuran’dan bihabersiniz bize nasihat çekmeye kalkıyorsunuz. Kuran İslam düşmanı kafir ve münafıklara karşı sert davranılmasını emreder. Sizin bundan dahi haberiniz yok bir de kalkmışsınız bizi hizaya çekmek istiyorsunuz. Siz kibirli ve hiç özeleştiri yapmamış birisi olarak size öncelikle aynaya bakıp yüzünüzdeki kirleri temizlemenizi sonra çevrenize bakıp haddinizi bilmenizi tavsiye ederiz..
    İddia ettiğiniz gibi yazımızda önemli bir imla hatası göremedik şayet varsa da her dem düzeltmeye açığız siz de haddinizi bilmeye hazır mısınız?
    Bir de bize ekonomi dersi vermeye kalkıyorsunuz! Sizin ekonomiden anladığınız faiz ve dövizdir. Kapitalistler sizler gibi az gelişmişleri bu iki silahları ile avlıyorlar sonra da sizi lokma lokma yiyorlar. Bu zihniyette olduğunuz sürece sizler hiçbir zaman ülkeyi bataktan çıkaramazsınız. Bugün de ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kargaşa sizin gibi düşünenler yüzündedir. Faiz düşüyor dövize paranızı çekiyorsunuz. Dış alımlarımız sizin yüzünüzden pahalılaşıyor. Bir türlü yatırıma yanaşmıyorsunuz. Zira yatırım yapılsaydı ülke kalkınacaktı…

  6. Esselamın aleyküm Hocam . Bana yardımcı olur musunuz çok duacınız olurum . 3 yİl önce büyük bir günah ettim . Çok pişman olup hergün tövbe ettim ağladım . Ben nasıl yaparım diye. Ve 3 yıl tövbeme sadık kaldım . 3 ay önce aynı günaha tam olarak dalmadan geri çektim kendimi aklım başımdan gitmiş di yine sanki . Daha evime dönerken naptım ben ne yapuyurum ben ya ileri gitseydm ya o günaha batsaydm yine diye içim içimi yedi ve halada içim içim yiyor hocam . Ben ilk başda ettigim tövbemi bozmuş mu oldum hocam Rabbim af etmez mi beni artık çok zordaym kalbim daralıyor namazlarımı kılıp zikir çekiyorum ama kalbim mutmain olmuyor Hocam ne olur yardımcı olur musunuz

    1. Kardeşim Allahu teala; “lâ taknetû min rahmetillâh” mealen: (Allahın rahmetimden ümit kesmeyin) buyurmuştur. Tövbenizi bozdunuz veya bozmadınız tekrar tövbe ediniz ta ki o günahı hiç işlemeyecek hale gelinceye dek tövbenizi tekrarlayınız. Tövbenizde sadık olmak istiyorsanız iyi insanlarla sohbet edip arkadaş olunuz.

    2. Hocam ben gerçek Nasuh tövbe yapmıştım hatta menzilden de tövbe almıştm. Nasıl bir daha günaha çok yakınlaştım bilmiyorum hocam . O ara zikirlierimi çok aksatmıştm bundan mı oldu acaba . Kalbim çok yanıyor çok vicdan azabı çekiyorum hocam

    3. Sen düştüğün zaman “düştüm” diye orada kalır mısın?
      Kalmazsın hiçbir kimse de kalmaz. O halde düştüğün yerde kalmayacaksın. Tekrar kalkıp yürümene devam edeceksin. Yani tövbeni bozmuşsun onun çaresi tekrar tövbe edip eski gittiğin yere tekrar devam etmektir.

  7. Hocam nefsin arzuladigi faydasız bi dünya malını ele geçirmek için harama bulaşmadan calışıp kazanmak caiz mi?

    1. Helal yemek içmek ve barınmak için çalışmak farzdır. Yani Allahın emridir.

  8. hocam nakşibendi tarikatında önce ruh parlatılıp nefsi hakimiyet altına alıp nefis mutmain olduktan sonra letaifler nefsin emrinemi geçiyor? Nefis yolu tarikatlarında letaifler nefsi takip eder diye duydum doğrumu? Manevi kalp dediğimizde bu letaif olan kalpmi kastedilir?

    1. Nakşibendiyede kalp masiva sevgisinden arındırılır Farzlar ve sünnetler yapılır mübahlar da aşırıya gidilmez. Bununla birlikte kalp aynasında letaif nurları yansımaya başlar. Nefis de bu nurlara aşina olur serkeşliğini yavaş yavaş kaybeder. Kalpte İlahi isimlerden bir ismin nuru tecelli ettiğinde nefis mutmeinne olur kolay bir yoldur.
      Nefis yolu tarikatlarında ise nefisle çok şiddetli bir mücadele edilir. İstedikleri yapılmaz istemedikleri yapılır. Yani Şeriatin emirleri yapılır haramlar ve şüpheliler terk edilir. Mübahların çoğu terk edilir. Zor bir yoldur.
      Nefis mutmeinne olunca kalpte İlahi isimlerden bir ismin nuru tecelli eder.

    1. Peygamberimizin farz, sünnet veya bazen yapıp bazen yapmadığı müstehap işleri önemsiz görmek tabi ki küfürdür. Bunlardan farzlar önemsense bile yapmamak büyük günahtır. Diğer ikisi önemsendiği halde yapmamak sevaplardan mahrum olmaya sebeptir.

  9. hocam çalıştığım e ticaret firmasının deposunda tarot kartları gördüm ayrıca sitesinde haç kolye satanlarda var ben bu eşyaları taşımıyorum ama depoya gelen bu paketlerin barkodlarını okutup şube personelinin zimmetine alıyorum ve depo temizliği gibi işler yapıyorum bu işte çalışmak caiz mi?

    1. Kredi ile altın almaz haramdır. Krediyi (faiz vermeyi de almayı da) mübah sayan kafir olur.

  10. Selamun Aleykum.
    Faiz haram biz buna inanıyoruz.
    Günümüz ekonomik şartlarında ekonomik dinamikler faizsiz politikaya izin vermiyor mesela faiz politikasını indirmeye çalıştığında ekonomini mahvediyorlar geçtiğimiz günlerde bildiğiniz üzere bir günde neredeyse 2 lira arttı dolar ve buda ülkenin borçlanmasını milyarlarca lira artırdı alım gücünü dahada düşürdü ve daha birçok şeye direk etki etti.
    Benim sorum şudurki günümüzdeki bu şartları göz önüne aldığımızda faizi indirmemek ve yüksek faiz politikasına devam etmenin zaruri olma gibi bir durum olabilirmi?

    1. SORU:
      Faiz haram biz buna inanıyoruz.
      Günümüz ekonomik şartlarında ekonomik dinamikler faizsiz politikaya izin vermiyor mesela faiz politikasını indirmeye çalıştığında ekonomini mahvediyorlar geçtiğimiz günlerde bildiğiniz üzere bir günde neredeyse 2 lira arttı dolar ve buda ülkenin borçlanmasını milyarlarca lira artırdı alım gücünü daha da düşürdü ve daha birçok şeye direk etki etti.
      Benim sorum şudur ki günümüzdeki bu şartları göz önüne aldığımızda faizi indirmemek ve yüksek faiz politikasına devam etmenin zaruri olma gibi bir durum olabilir mi?

      CEVAP:
      Faizi Allah haram etmiştir bunu insanlar meşrulaştıramaz. Aksi halde buna teşebbüs eden kafir olur.
      Gelelim günümüzdeki faiz döviz işlerine:
      NOT: BU YAZACAĞIM YAZI EĞER UYGULANIRSA BUGÜNKÜ HASTA EKONOMİNİN İLACIDIR.
      Faiz ve döviz halkın cebine musallat olan kapitalizmin iki yasal HIRSIZLIK elidir. Birini indirirken diğerini serbest bırakmak abesle iştigaldir. Devlet bu iki eli de kesmeli ki hırsızlık bitsin halkın birikimleri faiz ve dövize değil yatırıma ve üretime gitsin ve ekonomik istikrar sağlansın. (İslam Dergisi)

  11. Hocam İmam Rabbani Felsefeye Iyi Bakmazken Imam Gazali Neden Felsefeyle İstigal Olmuş? Yanlıs Anlamayın 2 Alimide Çok Seviyorum Yalnız Merak Ettim Doğrusu…

    1. İmamı Gazali felsefeci değildir hatta felsefecilere reddiye yazmış bir alimdir. Hatta şu sözü meşhurdur:
      “Hiç bir felsefeci yoktur ki imanında şüphe olmasın.”
      Yerilen felsefe din konusundadır. Din konusu dışındaki felsefe yaralı olanı da zararlı olanı da vardır.
      Din İlahi vahye dayanır felsefe ise akla dayanır. Din akılla anlaşılır ve kabul edilir ama din akla ve mantığa dayandırılamaz. Aksi halde o aklın dini olur Allahın dini değil.

  12. Selamun Aleykum
    Hocam Ben Lavaboda Afedersiniz Büyük Abdestimi Yaparken Meni Gibi Birsey Geliyor Sürekli Geliyor Gibi Bu Menj Gibi Birsey Ayni Meni Gibi Uzuyor. Ve Bu Her Büyük abdestte Geliyor Gibi Hissediyorum. Biryerde Okumuştum Şehvetle Gelen Meni Gusul Gerektirir Diye. Bendede Sanki Şehvet Oluyor O Anda. Bende Önceki Gibi Değil Artık Hergün Büyük Abdeste Çıkıyorum Buda Sıkıntı Oluyor Gusul Açısından. Bu Guslu Bozarmı? Şehvetle Gelse Durum Değisirmi Ama Sürekli Geliyor Gibi Hissediyorum. Bu Konuda Detayli Cevap Verebilirseniz Cok memnun Olurum. Dualarınızı Eksik Etmeyin Allah Razı Olsun Şimdiden

    1. Allahu teala hidayete isteyen hiçbir kimsenin kalbini mühürlemez. İnsanın kalbinin mühürlenmesine kendisi sebeptir. Allah celle celalühü inkarcı bir kulun ebediyen hidayeti istemeyeceğini bildiği için onun kalbini mühürler. Kalbi mühürlenmemiş olsa bile o kimse yine de hidayeti istemez.

    2. çünkü bi aşağıdaki sorudaki cevabınızda “mühürlü kalp çürük tohum gibidir. onun dirilmesi mümkün değildir” demişiniz. ve önceki soruların cevaplarının birinde de “islami tebliği işitip de iman etmeyen veya iman ettikten sonra bilerek ve isteyerek küfre giren herkesi kalbi mühürlenir” demişiniz. yani benim bu iki cevaptan çıkardığım ortak sonuç, şu anda yaşayan islami tebliği işitmiş milyarlarca kafirlerin tamamının kalbi mühürlü ve müslümanken sonradan küfre giren herkesin küfre girdikten hemen arkasından kalbi mühürlenip içlerinden hiç kimseye yeniden tevbe ve iman etmek nasip olmayacak. böyle mi anlamalıyız

    3. Tam olarak öyle demek istemedim. Soruların farklı sorulması durumunda cevaplar farklı görülse de aslında cevabımız özde tektir.
      Son nefese dek her kafire iman ve tövbe kapısı açıktır. Lakin Peygamberimizin Ebu Cehil ve Ebu Lehep gibi kafirlerin kalplerinin mühürlü olduğunu bildirmesi bizleri her kafirin kalbinin mühürlü olduğu hükmüne vardırmamalı.
      Şunu iyi anlamak lazımdır ki; bir kimse defalarca iman edip küfre düşse ölüm alametleri görülmeden tövbe edip iman ederse imanı ve tövbesi kabuldür. Bizler kimlerin hiçbir zaman iman etmeyeceğini bundan dolayı kalbinin mühürlü olduğunu iddia edemeyiz.

    4. o halde bi insan sadece başkasının değil aynı zamanda kendisin de kalbinin mühürlü olduğunu bilemez, dolayısıyla imanlı mı imansız mı öleceğini bilemez.

    5. İlahi bir müjde ile bildirilmediği sürece hiçbir insan nasıl öleceğini bilemez.
      Su testisi su yolunda kırılır. Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz hadisi gereğince akıllı olup iman ve salih amelle yaşamak lazım. Allah samimi kullarının güzel amellerini iptal etmez.

    1. Ölü kalple mühürlü kalp aynı değildir. Ölü kalpler toprağın altındaki sağlam tohum gibidir. Uygun ortamı bulduğunda diri kalp olabilir. Ama mühürlü kalp çürük tohum gibidir. Onun dirilmesi mümkün değildir.

    2. Sizin kalbiniz mühürlü olsaydı hidayet kaygısına düşmezdiniz.
      Aklınızı başınıza alınız da abdest alıp namaz kılmaya başlayınız.
      Namaz kılmak başlangıç da çok ağır gelebilir. Bu aynı midesi hasta bir kimsenin durumu gibi. Ona ne türlü yemek verilse onun midesinin hastalığından dolayı iştahı kapalıdır. Ama bir şeyler yemese ölecektir. O sebeple kendini zorlamalı. İbadet için de öyle yapmak lazım.
      Ölüm var ahiret var hesap var.

  13. Selamun aleykum hocam bir ev aldim 2019.da emlakci mi mutahitti kim bilmiyorum evin bedelini eksik gosterdiler.bende tapuyu yatrdm snra dedi emlakci bana tapu masrafin az çıksın diye boyle yaptik bende o gün gaflette tamam dedim ama şimdi vergi kaçıran onlar yoksa ben mi oluyorum ne yapmalıyım bu uzerimde kul hakkini nasil odemeliyim.bunun gunahi kimin uzerine

    1. Vergi kaçırma olayını onlar başlatmış sen de göz yummuşsun. Her ikinizde vebaldesiniz.

  14. Hocam çalıştığımız iş yeri yılbaşında süsleme yapıyor çam ağacı vs bu durumda orada çalışmak dinen sakıncası var mıdır?

    1. Yılbaşında çam süslemek hindi kesmek istavroz çıkarmak küfürdür. Ancak buna karşın kafirlerin işinde çalışmak caizdir ama yaptığı iş haram iş olmamalı. Yılbaşında içki içer hindi keser ama işi helal iştir. Bunun işinde çalışmak caizdir.

  15. Selamün aleyküm benm bir çok sorumu aydinlattiniz Allah razı olsun benm kuranı kerime en çok güvendiğim noktalardan biriside önceden bilimsel bilgileri bilmesidir buna dair birçok ayet vardır lakin ateistler bu ayetlerinin zorlama izah olduğunu ve diğer kurandan önceki kutsal kitaplardada İncil Tevrat vs bunlardada geçtiğini bunlardan aşirildigini haşa calindigini söylüyorlar bunun aslı varmıdır kurandaki bilimsel ayetlerin hepsi önceki kitaplardadami geçiyor ve bilimsel ayetler zorlama izahlarmidir neden tefsircilerin hepsi aynı yorumu yapmıyorlar bu sorularimada cevap verirseniz memnun olurum

    1. Ateistler yalan söylüyorlar. Fransa Bilimler Akademisi eski Başkanı Marco Bucella, “Le bibleu de Curan” isimli kitabında diyor ki, “Ben İncil ve Tevratı çağdaş bilimle karşılaştırdım ancak her ikisinin de modern bilimin verileriyle çeliştiğini gördüm. Buradan anladım ki İncil ve Tevrat insan eliyle bozulmuştur. Daha sonra Kuran ile çağdaş bilimi karşılaştırdım Kuran ile pozitif bilim tam bir uyum içinde olduğunu gördüm ve müslüman oldum bu kitabı yazdım” demektedir.
      Ateistlerin dediği gibi olsaydı bu adam bir hıristiyan bilim adamı iken neden müslüman olsun?
      İncil ve Tevrata göre dünya tepsi gibi düzdür. Oysaki Kuranda dünyanın yuvarlak olduğuna ve eksini etrafında döndüğüne dair ayetler vardır. Galilo 1600’lü yıllarda dünya dönüyor dediği için kilise tarafından idama mahkum edildi. Dünya dönmüyor dedi de yakılmaktan kurtuldu.
      Sure-i Yasin/Ayet 40 mealen:
      – “Ne güneşin aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçebilir; onların her biri kendi yörüngesinde yüzerler.”
      Bu ayet güneş ve ayın ve dünyanın ayrı ayrı yörüngelerde akıp gitmekte olduklarını haber vermektedir. Ayrıca Kuran bunların esir denilen bir denizde yüzdüğünü haber vermektedir.. Bilim uzayın yeni keşfettiği esir denilen madde ile dolu olduğunu keşfetmiştir. Kuran bunu bu ayette 1400 küsür yıl önce beyan etmiştir.
      Şu anki İncil, İlahi kitap olmaktan çıkmıştır. Kuran nazil olduğunda ki İnciller de Hz. İsa’nın bir insan ve peygamber olmadığı onun haşa Allahın oğlu olduğu yazılmaktaydı. Yine o zamanki Tevrat’ta da durum iç açıcı değildi. Onda da Hz Üzeyir’in haşa Allahın oğlu olduğu yazılı idi. Peygamberimizin bu kadar tahrif edilmiş kitaplardan din bilgisi devşirdiğini yazanlar veya iddia edenler hem cahildir hem de art niyetlidir.
      Sizlere tavsiyem İslam karşıtlarının sitelerine girmemenizdir.
      Kafirlerden İslam hakkında doğru bilgi edinmeye çalışmak; Hz. Musa’yı firavundan, Peygamberimizi Ebu Cehil’den öğrenmeye çalışmak gibidir.

  16. 1) Kuranın manasını yanlış anlamak hangi durumda küfür olur? Bu ayırımı anlayamadım açıklayabilir misiniz?
    2) Sevgilisi olan insanlar bu ilişkilerine değer veriyor, ve bu kişilere insanlar hayırlı olsun diyor. Böyle söylemek günah mıdır? küfür müdür?

    1. SORU:
      1) Kuranın manasını yanlış anlamak hangi durumda küfür olur? Bu ayırımı anlayamadım açıklayabilir misiniz?
      2) Sevgilisi olan insanlar bu ilişkilerine değer veriyor, ve bu kişilere insanlar hayırlı olsun diyor. Böyle söylemek günah mıdır? küfür müdür?
      CEVAP:
      1) Kuran’a Peygamberimizin ve ashabın veya bunların açıklamalarına dayanarak içtihat edip hüküm çıkaran müçtehid (ehil) alimlerin açıklamalarına bakmaksızın kendi aklı ve mantığına göre mana vermek isabetli olsa bile günahtır. İsabetli olmazsa küfürdür.
      NOT: Pozitif bilime ışık tutan bazı ayetleri uzman bilim adamlarının uygun mana vererek açıklamaları caizdir. Mesela: Göklerin genişlemesi gibi.
      2) İslam nikahsız birlikteliği zinaya yaklaşmak olarak belirlemiştir. Bu ise haramdır. Haram bir ilişkiye hayırlı olsun demek ise küfürdür. Ama Allah sonunuzu hayırlı eylesin yani nikah nasip etsin anlamında hayırlı olsun denebilir.
      NOT: Namahrem bir kadınla erkeğin evlenmek için uygun bir ortamda birbirlerini görmeleri caizdir.

  17. Hocam bir iş yerindeki iki kişi aralarında anlaşıp bir hafta birisi yemek getirip sonraki hafta diğeri yemek getirse bu sekilde birbirlerinin yemeğini yeseler bu yapilan caiz olurmu? Bu fiil faiz midir?

    1. O fiilin faizle alakası yok. Lakin herkes kendi yemeğini yerse daha doğru olur.

  18. Kurandaki bilimsel ayetler tefsircilerin ayetleri eğip bukmesimidir bide kuranı Kerim’de insanin farklı şeylerden yaratıldığı yazıyor bu konuyla alakalı neden net bir şey yoktur eğer toprak su vs bunlarin birleşiminden yaratildiysakta neden açık bisekilde bunlardan evreler halinde yaratildigimiz yazmiyor ayetlerde teker teker söylemis ilim adamlarının çoğu neden ateisttir bunlarcw bilimsel ayet varken neden iman etmezler bu 3 sorumu cevaplarsanız sevinirim rahman ve rahim olan allahin elbet bir bildiği bir hikmeti vardır imanım gitmek üzere bana yardım ederseniz çok sevinirim

    1. Gerçek ve samimi İslam alimleri Kuran ayetlerinin anlamlarını eğip bükerek gerçek anlamının dışına çıkamaz. Çünkü böyle yapmanın insanı dinden çıkaracağını bilirler. Bunu ancak kafir ve münafıklar yapar. Zira onların dinden çıkmak gibi bir düşünceleri yoktur. Onlar zaten dini kabul etmiş değillerdir.
      1- Kuran’ın insanın farklı şeylerden yaratıldığı meselesi: Bir ayette süzme çamurdan yaratıldığı başka bir ayette ademden yaratıldığı başka bir ayette bir erkek ve bir dişiden yaratıldığı belirtilir. – “O, sizi bir nefisten yarattı. Hem sonra onun eşini de ondan var etti.” (Sure-i Zümer)
      Bunlarda bir çelişki yoktur. İlk insan Hz Adem topraktan yaratılmıştır. Ondan da eşi yaratılmıştır diğer insanlarda süzme çamur denilen su ve toprak bileşiminden olan bitkileri yiyen insanların tohumundan yaratılmıştır. Süzme çamur demek bitki kökleri ile toprağın insan bedenini oluşturan maddeleridir.
      2- İnsanın evreler halinde yaratılması anne rahminde gerçekleşir bu da Kuranda açıkça geçer. Materyalistlerin uydurduğu evrim teorisi Kuran’a ve bilime aykırıdır. Zira bu teoriyi iddia edenler ara fosilleri bulup isbat edememişlerdir. Zaten öyle bir şeyde yoktur.
      3- Bilim adamlarının çoğu neden ateist diyorsunuz onlar gerçek bilim adamı değillerdir. Onlar bir önceki dinsizlerin söylediklerini papağan gibi tekrarlayan taklitçilerdir. Gerçek bilim adamları asla ateist olamaz. Fransa Bilimler Akademisi eski dekanı Prof. Marco Bucella bir müslümandır. Hatta Le Bibleu de Curan (Kitabı Mukaddes ve Kuran) isimli bir de eser yazmıştır.

      Ayrıca altta linkini yazdığım şu yazıyı da mutlaka okuyunuz:
      https://islamdergisi.com/genel/kuranda-bilimsel-hatalar-var-iddiasi-curutuldu/

    2. Birde Furkan suresi 53. Ayette iki deniz birbirine karismaz diyor bilimsel olarak karıştığı açıklanmış tatlı su ve tuzlu su diyor tatlı deniz yokki inci ve mercan da tatlı sudan cikmazki

    3. Linkteki yazıyı okumadığınızı sanmaktayız. O söz konusu bilim inkarcıların bilimidir. Gerçek bilim de öyle değildir.
      Maddeci zihniyet o bapta yanlış bilgiye sahiptir. 
      FURKAN 53. AYETİNİN TEFSİRİ(Taberi Tefsiri):
      Mealen:
      (İki denizi salıveren O’dur. Bu tatlı mı tatlı, bu ise tuzlu ve acıdır. Bu İkisi arasında da bir perde ve belirli bir sınır kıldık.)

      “İki denizi salıveren O’dur” âyeti ile ihsan olunan nimetler tekrar söz konusu edilmektedir.

      “Salıveren” serbest bırakan, birbirine katan ve önündeki engeli kaldıran demektir. Mücahid dedi ki: O, iki denizi serbest bıraktı ve birini diğerinin üzerine saldı. İbn Arafe dedi ki: “İki denizi salıveren” yani onları birbirine katan demektir. Onlar biri diğerine ulaşmaktadır. Bir şeyi katıp karıştırmayı anlatmak üzere; denilir. “Din ve iş birbirine karıştı ve tutarsızlık oldu” demektir. Yüce Allah’ın: “Pek karışık bir iş içinde…”(Kaf, 50/5) âyeti da buradan gelmektedir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın, Abdullah b. Âmr b. el-As’a söylediği şu ifadelerde de bu kökten gelen lâfız kullanılmıştır: “Sen insanların ahitlerinin birbirine karıştığını, emanetlerinin artık hafife alındığını ve şöyle şöyle olduklarını görürsen…” deyip, parmaklarını birbirine geçirdi. Ben kendisine: Peki o sırada ne yapayım? Allah beni senin yolunda feda etsin, diye sordum. Şöyle buyurdu: “Evinde otur, dilini tut, maruf gördüğün şeyi yap, münker gördüğünü bırak ve sadece kendinle ilgilen, ammenin işleriyle uğraşmayı da terket.” Bu hadisi Nesâî, Ebû Dâvûd ve başkaları rivâyet etmişlerdir Ebû Dâvûd, IV, 123, 124; İbn Mâce, III, 1507; Müsned, II, 162, 220, 221.

      el-Ezherî dedi ki: “İki denizi salıveren” aralarını serbest bırakan demektir. Atı serbest bırakıp merada yayılmayı terketmeyi anlatmak üzere; Atı meraya saldım, denilir. Sa’leb dedi ki: “Salmak” akıtmak demektir. Buna göre yüce Allah’ın:

      “İki denizi salıveren” âyeti, ikisini akıtan anlamındadır. el-Ahfeş dedi ki: Bazıları da “İki denizi salıverdi” ifadesini (hemzesiz olarak): gibi kullanmışlardır. Yani burada vezni ile vezni aynı anlamdadır.

      “Bu tatlı mı tatlı” son derece tatlı;

      “bu ise tuzlu ve acıdır.” Hem tuzluluğu, hem de acılığı vardır. Talha’dan onun;” Tuzlu” lâfzının “mim” harfini üstün, lâm harfini de esreli okuduğu rivâyet edilmiştir.

      “Bu ikisi arasında da bir perde” kendi kudretinden bir engel

      “…kıldı.”

      Onlardan biri diğerinin aleyhine baskın gelmez. Nitekim er-Rahmân Sûresi’nde:

      “O iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıverdi, ama aralarında bir engel vardır. Biri diğerine karışmaz.” (er-Rahmân, 55/19-20) diye buyurmaktadır.

      “Ve belirli bir sınır kıldı.” Yani birinin diğerine karışmasını önleyecek şekilde görülmeyen bir perde var etti.
      “Berzah: Perde” haciz (engel) demektir. Hicr (sınır) ise mani (engel) demektir. el-Hasen dedi ki: Bununla İran denizi (Hint okyanusu, Basra körfezi) ile Rum denizini (Akdeniz’i) kastetmektedir.

      AÇIKLAMA:
      (FURKAN/53 Meali):
      (İki denizi salıveren O’dur. Bu tatlı mı tatlı, bu ise tuzlu ve acıdır. Bu İkisi arasında da bir perde ve belirli bir sınır kıldık.)
      Delta ile denizin birbirilerine kavuşma yerlerinde sudan bir engel oluşur. (Deniz Bilimcisi Kaptan Custo).
      Bu demek değildir ki bu iki su hiçbir zaman birbirilerine kavuşmayacak anlamında değildir. Lakin bu iki denizin suyu başka yerlerde birbirlerine karışır ama delta ile denizin buluştuğu yer hep aynı kalır.

      Ateistlerin
      Eleştirdikleri Er-Rahman suresi 19 ve 22. ayetleri okuyalım.
      Allahu Teala buyurdu ki(mealen): 
      – “İki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.” (Er-Rahman/19)
      Allahu Teala buyurdu ki(mealen) :
      – “İkisinden de inci ve mercan çıkar.” (Er-Rahman/22)

      Bu ayetlerde tatlı su ve tuzlu su kelimesi geçmez.
      Kuran, ilgili ayeti kerimede iki denizden söz eder ve ikisinde de inci mercan çıkacağını beyan eder. Ayetin aslında tatlı deniz suyundan söz edilmemesine karşın Kur’an’ı tercüme eden bazı alimler parantez içinde iki denizden birinin suyu tatlı, diğerinin suyu tuzlu diye yazmışlar. İnkarcılarda parantez içindeki açıklamayı Kur’an’ın aslından sanmış bundan dolayı Kur’an’da yanlış olduğunu savurmuştur.

      Fatır Suresi 12. ayeti hakkındaki eleştiri:
      Allahu Teala buyurdu ki (Fatır/12(mealen):
      – “Hem iki deniz eşit olmuyor. Şu tatlı, hararet keser, içerken (boğazdan) kayar; şu da tuzlu, yakar kavurur. Bununla beraber her birinden taze bir et yersiniz ve bir ziynet çıkarır, giyinirsiniz.”

      Ayette geçen “bahreyn” iki deniz demektir. Burada suyu iki farklı denizden söz edilir. Birisi malum olan suyu tuzlu olan denizlerdir. Diğeri ise suyu tatlı olan denizdir. Suyu tatlı olan denize olur mu denilirse, evet suyu tatlı olan deniz suyu henüz denize karışmamış deltalardır. Zira deltalar da denizin bir parçasıdır. 

      Arapçada tağlip sanatı diye bir edebî sanat vardır. Bu, asgarî müşterekte birleşen iki şeyden söz edilirken, onlardan yalnız daha çok revaçta olan, daha güçlü görünen varlığın adını kullanma sanatıdır.

      Mesela; erkek-kadın için birlikte bir kelime kullanılacaksa, erkek için geçerli olanı kullanılır, fakat, kadın da onun içerisinde yer alır. Örneğin, Kur’an’da hep “Ya eyyühellezine âmenû” (ey iman edenler) tabiri kullanılır. Bu tabir, dil bilgisi açısından yalnız erkekler içindir, ancak kadınların da bu hitaba dahil olduğunda şüphe yoktur. Yine Araplar, ay kelimesinin tesniyesi / ikili olan “kameran” kelimesini kullanırlar ve bununla “ay-güneş” ikilisini kastederler.

      Bunun gibi ayette de, “deniz-ırmak” ikilisi birleştiğinde “iki deniz” tabirinin kullanılması mümkündür.

      Buna göre, tatlı su ırmak için, tuzlu da deniz için kullanılmıştır. Müfessirler daha çok Fırat, Nil, Ceyhun nehirlerinin isimlerini vermişler. Ayette geçen “Fırat” kelimesi, sanki Fırat ırmağını da çağrıştırmaktadır.

      Alusî bazı alimlere göre, büyük ırmaklara deniz demek yaygın bir kullanımdır. Bu sebeple, bu ayetten Nil nehrini anlamakta bir sakınca yoktur. Çünkü, Nil nehri bir kara parçasıyla ikiye bölünmüş durumdadır. Bu açıdan yalnız bu nehir için “iki deniz” tabiri kullanılabilir.

      Bu gün, bazı denizlerin diplerinde tatlı suyun bulunduğuna dair önemli bilgiler vardır. Bu açıdan meseleye baktığımızda, iki deniz tabirinde bir sakınca yoktur. Yakın bir gelecekte denizlerin önemli miktarda tatlı su barındırdıklarına dair, önemli bilgiler elde edilecek ve o zaman ayetin bir mucizesi daha gerçekleşmiş olacaktır
      (bk. Taberî, Zemahşerî, Beydavî, İbn Kesir, Ebu Suud, Alusî, İbn aşur tefsirleri, (Sorularla İslamiyet).

  19. Selamün aleyküm Başak Cengiz olayı oldu mâlum. İdam isteyenlere çözüm idam değil eğitim diyenlere ne demeliyiz Eğitim dediğimiz şey kısaca kalıcı,izli davranış değişikliği değil mi E o halde idam gelirse eğitim gerçekleşmez mi,davranış değişikliği meydana geleceği için.Yâni idam gibi cezalar eğitimi sağlayan araçlardan biri değil midir
    Ve fiziksel tacizin,tecavüzün,pedofililerin,cinayet işleyenlerin şeriattaki tam karşılığı nedir
    Bu 4 durum için de idam istenebilir mi

    1. Kuran, kasten adam öldürenlerin idam edilmesini emretmektedir. Bunun için kısasta hayat vardır” buyurmaktadır. İnsanların kanunu bir işe yaramaz. Bu gidişle daha çok canlar yanar.
      Kişi adam öldürmüş onu eğitsen ne olacak? Yaptığı yanına kalacak.
      İdam korkusu bir çoğunu caydırır.
      Taciz cezası sopadır.. Tecavüzün cinayetin cezası idamdır.

  20. Selamun Aleyküm.
    1)Askerdeyim ve askerde akıllı telefon yasak ,komutanlar görünce alabiliyor, ben yazıcıyım tabur binasindayim tuvalete giriyorum orda telefonla oynuyorum ama soyunuk halde değil giyinik halde sosyal medyada geziyorum, spor gündemi dünya gündemi vs. haberlere bakiyorum, Ama bazı yerlerde Allah lafzını görüyorum misal veriyorum bir yönetici diyorki inşAllah maçı kazanacagiz bu açıklamayı okuyorum sorum şudurki Sosyal medyada gezerken Allah lafzını illa görüyoruz bende o sırada tuvaletteyim kapıyı kapatıp içeride oynuom ama tuvaletimi yapmadan giyinik haldeyim bu şekilde Allah lafzını illa göreceğimi bildiğim halde tuvalette telefonla oynasam günah küfür vs. Olurmu?

Bir yanıt yazın