Hasan El-Benna

Hasan el-Benna kimdir?
CEVAP:
Hasan el-Benna, Seyyid Kutbun da üye olduğu, Mısır’daki İhvan-ül-müslimin yani Müslüman kardeşler örgütünün kurucusudur. Mevdudi, 1927’de yazdığı İslam’da Cihad kitabında, ihtilal yani devlete isyan fikirlerini yayıyordu. Arapçaya tercüme edilince, Hasan el-Benna’nın düşüncelerine tesir ederek Mısır’da devlete karşı gelmesine ve öldürülmesine sebep oldu. Mevdudi’nin ilmi yetersizliği, [siyaset ilminin noksan olması, fitne çıkmasına sebep olmuş ve] böyle sayısız müslümanları, maddi ve manevi ölüme sürüklemiştir. (F. Bilgiler)

Din ve toplum üzerinde araştırmalar yapan Fransız Prof. Jacques Rollet diyor ki:
İslamiyet’te şiddet yoktur. Teröristler, İbni Teymiyye’nin fikirlerini referans alıp, yörüngelerini buna göre çizen Hasan el-Benna, Seyyid Kutub, Mevdudi gibilerin fikirlerini pratiğe dökmüşler ve bugünkü radikal gruplar oluşmuştur. (28.9.2001 tarihli gazeteler)

Gençliğinden beri dindar ve sünnete uygun bir hayat yaşama iddiasında olmuş; Ramazan’ın on gününde itikâfa girmeyi bile ihmal etmemiştir. Bir ziyaretinde gümüş zarflı bardaklarda çay ikram eden Mısır müftüsünün ikramını reddedip, normal bardakta çay isteyecek kadar açık sözlüdür. Bu sebeple kitleler nezdinde hep bir karizması olmuştur.

Vehhabiliğe övgü

İlk zamanlarda İhya, Envarü’l-Muhammediyye ve Tenvirü’l-Kulub gibi ananevi kitapları okumayı âdet edinmiş iken, tahsil için geldiği Kâhire’de Reşid Rıza’nın sohbetlerine ve modernizmin merkezlerinden biri olan el-Mektebetü’s-Selefiyyeye devam ederek dünya görüşünü değiştirmiştir. Reşid Rıza’nın el-Menar adlı mecmuasını 1940’a kadar neşr etmiştir.

Memleketin manevi kalkınması cihetiyle Cemaleddin Efgani ve Muhammed Abduh’un koymuş olduğu kaideleri esas alır. Bunların halkı dinen ve ahlaken faydalı bir cihete götürdüğünü; akideyi doğru bir temele oturttuğunu iddia eder. (Hatıralar, 268, 273)

Modernist olduğu halde, hiçbir zaman açıkça reformdan bahsetmedi; netameli mevzulara pek girmedi. Üstatlarının sivri taraflarını kendi şahsiyetiyle örtmeye çalıştı. Bunlardan farklı olarak sadece entelektüelleri değil, halkı da davasına katmaya çalıştı. Misyonunu, hem selefi çizgide hem de ehl-i sünnet ve tasavvuf yolunda diye birbirine mütenakız unsurlarla vasıflandırdı.

Hasan El-Benna 1928’de muallim olarak Suudi Arabistan’a gitmeye teşebbüs ettiyse de, olmadı. Ehl-i sünnete ait müesseselerin ortadan kaldırılıp, Peygamber’e ait hatıraların yerle bir edildiğini görmezden gelerek, Vehhâbîliğin resmî ideoloji olduğu Suudi Arabistan’ı “İslâmın ve müslümanların bir umudu olarak ortaya çıkan, Allah’ın kitabı ve resulünün sünneti ile amel etmek ve selef-i sâlihîn yaşayışını ortaya çıkarmak parolasıyla gelişmekte olan bir devlet” diye över. (Hatıralar, 144)

Loading

411 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bir yanıt yazın