Başörtüsü Ve Çağdaşlık

     

      Bir kimse gerçek anlamda bir insan olabilmesi için her şeyden önce kendisini ve etrafındaki varlıkları yaratan varlığı tanımalı ve ne için yaratıldığını ve nereden gelip nereye gideceğini düşünüp idrak etmelidir.. Bunun idrakine vardıktan sonra kendisini Yaratan varlığın rızasını kazanmak için O’nun emir ve yasaklarına tabi olmalıdır.
      Evrende var olan her yaratılmış varlığın bir başlangıcı ve bir sonu vardır. O halde evrenin var olabilmesi için, varlığının başlangıcı ve sonu olmayan bir varlığa muhtaçtır. Bunun aksi düşünülürse varlık, sonsuz bir yokluğa gark olurki, şu alemin ve içindekilerin hiç olmaması anlamına gelir. Şu halde bir yokluğun olması söz konusu dahi olamaz. Zira, başlangıcı olan bir kâniatın ve içindeki oluşumların varlığı ile iç içeyiz. Allah, kendi varlığını sıfatları ile, sıfatlarını isimleri ile, isimlerini ise yarattığı eserleri ile gizlemiştir. O’nun yüce varlığı gizli, ama eserleri açıktadır. Selimiye Camiini görüp de mimarını inkar etmek mümkün müdür?  Bizleri yoktan var eden yaratıcı varlık bizleri ne için yarattığını da bildirmiştir:
-“Ben cinleri ve insanları beni tanıyıp Bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat-56)
       Allahu Teala, Kur’an’da peygamber göndermediği hiç bir kavime azab etmeyeceğini belirterek, ilahi vahyini işiten her insan kendisini tanımakla sorumlu kılmış, sonrada emirler ve yasaklar koymuştur.
       Bu ilahi emirlerden birisi de, kadınların ve erkeklerin belli bir ölçüde örtünmesidir. Erkekler göbek ile diz arasını, kadınlar ise elleri ve yüzleri dışında kalan yerleri kapatmaları farzdır. Allah’ın örtünmek emrine inanıpta örtünmeyenler de müslümandır. Ancak bunlar bu sebepten günaha girerler.
    Allah’ın örtünmek emri müslüman kadınlar için bir sıkıntı değil, aksine; Allah’ın inanan kadınlara bir lutfu, bir iyiliğidir. Nitekim ayeti kerimede mealen;
-“Ey Peygamber sen eşlerine ve kızlarına ve diğer mü’minlerin kadınlarına örtünmelerini söyle ki, onlar örtüsüz dışarı çıkmasınlar. Zira, onların örtülerinin üzerlerinde olmaları, onların bilinipte sıkıntı çekmemelerine daha fazla yakındır. (Azhab S.58)
-“ Vel-yedribne bi-Humurihinne alâ cuyûbihinne”“O mü’mine kadınlara söyle baş örtülerini yakalarının üzerlerine kadar örtsünler”( Nur S. 31)
     Yeri gelmişken; Kur’anda başörtüsü yoktur.”diyen münkirlerinin yanıldıklarını belgelemek için, yukarıdaki ayet mealinin orjinalinde geçen “Humur”kelimesinin bütün ehl-i sünnet alimlerinin tercümelerinde ve tefsirlerinde ve bütün arabça sözlüklerde “başörtüsü “olarak geçmekte olduğunu belirtelim.

      Bu ayeti kerime bizlere, kadınların Allah’ın örtünme emrini uyguladıkları takdirde, bir çok rahatsız edici durumlardan kurtulabileceklerini haber vermektedir.
      İslam Dergisi hanım yazarlarından Fatma Ulusoy’un konumuzla ilgili; “Tesettür” isimli, tesettür hakkında yazdığı yazıdan bir bölüm aktarıyorum:
   Günümüzde pek çok tartışmaya neden olan üç kelime: tesettür, türban ve kadın… Her ağızdan farklı bir yorum çıkıyor bu kelimelerle ilgili.. Tesettür ve türban için çağdışı ifadeleri ve bu ikisinin kadının özgürlüğünü kısıtladığı hakkındaki pek çok yorumlar… İşte bu ortamda ben de meseleyi farklı bir zaviyeden görmemizi istedim. Tesettür, türban ve bu iki kavramın kadınla ilişkisi nedir? Bu soruyu cevaplayarak işe başlayalım.

Tesettür kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup örtünme anlamına gelmektedir haliyle anadan üryan doğan insanoğlunun örtünmeye ve giyinmeye olan ihtiyacı ile ortaya çıkmış bir kavramdır. Nitekim tesettür denilince akla daha çok kadınların örtünmesi gelmektedir. Bunun nedeni kadınların örtünmesi gereken uzuvların erkeklerinkine oranla oldukça fazla olmasıdır. Bazı kadınların bunu bir kısıtlama ve modernizme aykırı bir fiil olarak görüp kendi tabirleriyle cüretkârca ve özgürce güzelliklerini sergilemelerine karşın işin aslı sanıldığı gibi değildir. Aynı zamanda Kur’anı Kerim’de bizlere verilen bir emir olan örtünme kadınlar için bir kısıtlama gibi görünmesine rağmen aslında onların korunmasını, günlük ve sosyal hayatta daha rahat ve özgür hareket etmesini sağlayan bir düzenlemedir. Peki nasıl? 

Kadın zarif yaratılışlı bir varlıktır. Her ne kadar sosyal alanda erkeklerle eşit haklara sahip olsa da fiziksel anlamda eşit olamaz. Kadınların zarif yaratılışı erkeklere hitap edecek, onlara hoş gelecek şekildedir. Bir kadının zinetlerini göstererek sokakta tek başına salınarak gezmesi, sokağın ortasında ağzı sonuna kadar açık ve sahipsiz bırakılan bir kese altının durumu gibidir. Görenlerin zihnini bulandırabilir ve farklı düşüncelere sevk edebilir. Hatta zaten sütü bozuk diye tabir edilen ahlaksız insanların kötü bir fiili gerçekleştirmesine yol açabilir. “Essebebu kel fail (sebep olan yapan gibidir”) sırrınca hem erkek hem de onu günaha sevk eden kadın günaha girecektir. Bu tür bir durumda bakışlardan, söylenen söz ve yapılan hareketlerden rahatsız olmak istemeyen bir kadının örtünmeye dikkat etmesi gerekir.” 
 

    Bir Okuyucumuzun Sorusu:
-“ Bazı kimseler bize; “Sizler dışarıda örtünüyorsunuz ama okula geldiğinizde açılıyorsunuz. Ya tam örtünün  veya açılın. Bu şekilde örtünmenize bir sevap alamazsınız.”diyorlar. Bu durumda olan kimseler ne yapmalıdır?
 Cevap: Bu sözlerin anlamı şöyle söylemek gibidir; “sabah namazını kılmadın ise, diğerlerinide kılmana gerek yok”demek, veya; “sabah kahvaltını yapmadınsa, 24 saat hiç bir şey yiyip içmene gerek yoktur.”demek  gibidir batıl bir sözdür. Böyle söylemek çok büyük bir vebaldir, günahtır.  Bu gibi sözleri söyleyenler şeytana yardım eden kimselerin ta kendileridir. Bunların bu tür sözlerinin Allah katında hiç bir değeri olmayıp, tamamen başkalarından duydukları uyduruk sözlerdir. Allahu Teala, şeriate dayanmaksızın din adına söz uyduran sefihlere hidayet versin.

Bir Okuyucumuzun Sorusu: M.N. tarihli yorum: 

Hocam bayanlarda kapanmak kaç yaşında farz olur ben 12 yaşındayım ve 19 , 20 yaşında kapanmayı düşünüyorum. babam ise benim 1 ,2 yıl sonra kapanmamı istiyor. bu durumda ne yapmalıyım, benim kaç yaşımda kapanmam lazım ?…

Cevap:  Sayın M. N. ; “Ağaç yaş iken eğilir” ata sözüne istinaden deriz ki, ne kadar önce kapanırsanız, Allah katındaki değeriniz o oranda artar. Ayrıca babanıza itaat etmeniz sebebi ile Allah katındaki değeriniz iki katına çıkar.
Bazı genç kızlarımız açık giyinen arkadaşlarının tepkilerinden çekinerek kapanmaktan utanırlar. Bazıları da, erkek arkadaşlarının tepkisininden çekindikleri için evleninceye kadar kapanmak istemezler. Eğer birilerinin  utanması gerekiyorsa, onlar, kendilerini çağdaş sanıp Yaratıcısını tanımayan saygısız ve lakayıt kimselerdir. Evreni yaratıp her an onu yok olmaktan koruyan ve onun düzenini sağlayan Allah’ın emirlerini yerine getirenlerin, utanması gereken bir durum olamaz. Bilakis onların yaptıkları iftihar olunacak bir durumdur.
Selam ve sağlık size ve aile fertlerinizin üzerine olsun.

      Hazreti Ali (r.a.)şöyle buyurur: “Çocuklarınızı 6 yaşına gelene kadar seviniz, 15 yaşına gelene kadar arkadaş olunuz. 15 yaşından itibaren onunla istişare ediniz. Yani; onu büyükler sınıfına alıp işlerinizde onun fikirlerini sorunuz. Bulüğa ermemiş bir kız çocuğu ile mahrem konularda anne onunla arkadaşı gibi konuşmalı, baba da mahrem konuların dışındaki konularda kızı veya oğlu ile arkadaşı gibi konuşmalıdır. Şayet, anne kızı ile, baba da oğlu ile mahrem konuları konuşmaktan utanırlarsa, bilgisine güvenebildikleri bir yakınlarına durumu havale etmeliler.
Kız çocuklarını 6-7 yaşlarında iken Kur’an okumaya ve namaz kılmaya alıştırırken başlarını da örtmelerine bir zemin oluşturulmalıdır. Kızlar, ay hali görmeleri durumunda anneleri onlara uygun bir ortamda örtünmenin önemini hatırlatmaları gerekmektedir. Anne ve babalar büluğa ermiş kızlarına bu zemini hazırlamadılarsa, büyük sıkıntılara maruz kalacaklardır. Ancak yinede ümitsizliğe kapılıp onu açık giyinmeye terk etmemelidirler. Zira, Peygamber(s.a.v.) Efendimiz; Kişinin dini arkadaşının dini gibidir. O halde herkes kiminle arkadaşlık ettiğine baksın.”diye buyurmaktadır. En başta şunu iyi bilmeliyiz ki, aileler birbirlerini olumlu veya olusuz yönlerde örnek alırlar. Herkes kendi modelini bu şekilde farkında olmadan belirler. Kim bunlardan hangisini tercih edecekse, görüşüp dostluk kuracağı kimseleride ona göre belirlemeleri gerekmektedir.

      Bir okuyucumuzun sorusu: “KÜÇÜK KIZ ÇOCUKLARINI İSLAMİ GİYİMİ SEBEBİYLE, İBADETLERİ SEBEBİYLE,  DAVRANIŞLARINI ZEVKLE YAPTIRMAK İÇİN TAVSİYELERİNİZİ ve  BİLGİLERİNİZİ PAYLAŞMANIZI İSTİYORUM. İNŞALLAH BU BİLGİ VE PAYLAŞIMLARINIZI ANLAYAN İDRAK EDENLERDEN OLURUZ .
Cevap: Hiç bir şey tanınıp bilinmeden  zevkle yapılamaz. İbadetlerde öyledir. Nitekim Allah’ın Rasulü Muhammed  Mustafa(s.a.v.)Efendimiz şöyle buyurdular, mealen:
-“ Bilerek yapılan az amel, bilmeyerek yapılan çok amelden daha hayrılıdır.” 
Bir kimse Allah’ı tanımadan O’nun rızasının ne anlama geldiğini ve ne kadar önemli olduğunu asla anlayamaz. Bunu anlayamayan kimse de,  yaptığı kulluktan zevk alamaz ve ibadetler nefsine ağır bir yükmüş gibi gelir. Şu husus iyi bilinmelidir ki, Allah, hepimizi yaratıp yaşatan, yediren, içiren ve her şeyi her an varlıkta durduran ezeli ve ebedi bir varlıktır. Herkes, sahib olduğu her türlü değeri; hayat, evlat, ana, baba, eş, dost, mal, beden, güzellik ve sağlık gibi şeyleri sadece ve sadece Allah’a borçludur. Bunu bilmeyen kimse Allah’ın rızasının önemini asla idrak edemez. Bunun bilincinde olan bir kimse, Allah’ın emirlerini severek yapmaya çalışır. Yasak ettiği şeyleri yapmaktan haya eder. Allah’tan utanır.
      Bir kadın veya bir genç kız, çevresindeki insan şeytanlarına aldırmadan yalnızca Allah’ın emri olduğu için başını örterse, o kimse bir ihtiyaç sebebi ile sokağa çıkıpta evine dönünceye kadar veya örtünmesi gereken her durumda örtündüğü için kendisine farz sevabı yazılır. Bunun anlamı ise; İmam-ı Rabbani hazretlerinin zekat ile sadakayı mukayese etmesi gibi, bir kız veya kadının başını Allah rızası için kapatmasının sevabı, milyarlarca lira sadaka vermekten, milyonlarca defa umre hacına gitmekten daha fazla sevaba gireceği manasına gelmektedir. Bunun tersi bir durum olduğunda, bir kadın veya bir genç kızın açık saçık sokağa çıkması durumunda, “Eddâlün kelfâilin ;( Sebep olan yapan gibidir)”hadis-i şerifinin mucibince, kendisine bakan her erkeğin günahı kadar o kadına da günah yazılır ki, bunun ne manaya geldiğini düşünmek dahi istemeyiz.

Bir Soru: Bazı basın ve yayın organlarına çıkan birileri çıplaklığını, çağdaşlıkla bağdaştırmaya çalışıyor ve bunu bir üstünlük sebebiymiş gibi “Ben çağdaş bir kadınım, bundan dolayı çıplaklığım benim çağdaşlığımı simgeliyor” diyerek kendini ön plana çıkarmaya çalışıyor. İnancından dolayı kapanan mümine kadın ve kızlara; “Çağın gerisinde kalmış kimseler.” diyen zihniyet nasıl izah edilebilir?
Cevap: Sözde çağdaş olan bu kimseler, sık sık kadın erkek eşitliğinden söz ederlerken, neden başı açık kadınlarla başı kapalı kadınların bu ülkede aynı haklara sahip olmadığından söz etmezler? Bu ülkede başı kapalı kadınlar, ikinci sınıf vatandaşlık muamelesi görüp kamuya alınmazken, kendileri devletin her türlü imkanlarından faydalandıklarında, neden eşitlikten yana suskun kalırlar? Kendilerinin aradıkları insan hakları ise, ötekilerin aradıkları ne hakkıdır? Çıplaklık çağdaşlık oluyorsa, Afrika’da, Amerika’da,  Avsturalya’da yaşayan, anadan doğma çıplak olarak dolaşan, insan eti yiyen yamyamlar nedir? 
       İnsan eti yiyenler medeni oldular da, başlarını Yaratıcılarının rızası için kapatanlar mı çağdışı oldular? 
       Çıplaklık çağdaşlığın gereği oluyorsa, bu sözleri ifade eden yarı çıplakların durumu ne olmaktadır? 
       Bu kimselrin tahsil ve kültür düzeyleri diğerlerinden daha mı farklı ? 
       Bu gibi kimseler, kendilerine verilen emanet bedenlerinin Allah’ın bir emaneti olduğunun bilincinde bile değiller. Kendilerini yaratan varlıktan haberi olmayan bu basiretsiz kimseler nasıl çağdaş olabilirler? Bu kimseler, bir kaç Yunan felsefesi ve mitolojisi okumakla, kendilerini gerçek anlamda tahsilli ve yüksek kültür sahibi çağdaş kimseler sayıyorlarsa, öylesi bir çağdaşlık bizden uzak olsun. O duruma çağdaşlık denilmez, ona ancak basiretsizlik, yani manevi körlük denilir.
     
Vesselam.

Köre ne gerek köre
       Göz odurki Hakkı göre
       Gündüz gören göz
       Vardır merkepte bile

Loading

875 - 1
DİKKAT: Hakaret, küfür, tehdit içeren mesajlarla ilgili gerekli yasal işlemler yapılır. Tüm gönderilerde IP adresleri ve gönderim tarihi sistem tarafından kaydedilmektedir. Soru veya mesaj göndermeden önce nezaket kurallarına dikkat ediniz.

Aşağıdaki formu doldururken isim kısmında takma ad veya rumuz kullanabilirsiniz. İnternet sitesi kısmını boş bırakınız. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir. Eposta adresiniz yayımlanmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


“Başörtüsü Ve Çağdaşlık” üzerine 13 yorum.

    1. 14-15 yaşı beklemek doğru olmaz. O vakte kadar beklemek, eline geçmiş hayatının fırsatını iki yıl bekletmek gibidir. O yaşta aklın fikrin değişir belki de hiçbir zaman tesettüre giremezsin.

    1. Sema Nur evladım, İmam Hatib’e gitmek zorunda değilsiniz ama müminler için imam hatibin diğer okullara nazaran avantajları vardır. Diğer okullarda Kuran’a ve diğer dini bilgilere yeteri kadar eğilim gösteremezsiniz… Bu açıdan bakıldığında avantajlarınız çok büyüktür.
      Diğer hususta diğer okullara tanınan imkanlar artık imam hatiplere de tanınmaktadır. Allah’a emanet olunuz.

  1. Kusura bakmayin bi soru daha sorucam okul etegi normal boyda ben simdi kapanirsam okul cikisinda ve evden okula gitmede ustumu degistirmem gerekir mi

    1. Sema Nur evladım, okul elbisenizi değiştirmenize gerek yoktur. Okul elbisenizin etek boyu dizden yukarı olmasın yeter.

    1. Sema Nur yeğenim, okulda başınızı kapatmak yasak ise, okul çıkışında başınızı kapatabilirsiniz. Evden okula giderken de başınızı kapatabilirsiniz.

      Kız çocukları 13-14 yaşları arasında büluğa erdikleri için başınızı kapatmak size de farz olur.
      Selam ve sağlık üzere kalınız.

    1. Sayın Sema Nur yeğenim, sabah namazını kılamayan kimsenin diğerlerini terk etmesi nasıl doğru olmuyorsa, sizin de okulda zorunlu olarak başınızı kapatamasanız da, okul dışında başınızı açmanız doğru olmaz. Okuldan çıktıktan sonra örtünmeniz bir farzı kısmen yerine getirmek olur ki, bütün elde edilemez ise de kalanı kaçırmamak ta bir değerdir. Zira peygamber Efendimiz Huzeyfetül Yemani’nin (r.a.)rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ;
      -” Ümmetimden ahir zamanda dünyaya gelecek olan kimseler, Allah’ın emirlerinden onda dokuzunu yapamasalar da birini yapabilseler onlar cehenneme girmeyeceklerdir.”(Buhari) buyurmaktadır.
      Allah’ın emirlerinden yapabildiğimiz kadarını yapmak, yapamıyorum deyip tamamen terk etmekten elbette daha doğru olur. Zira okul dışında açılmanıza nasıl günah yazılırsa örtünmenize de aynen farz sevabı yazılır. İçiniz rahat olsun. Allah’a emanet olunuz.

  2. Allahcc.razı olsun hocam bu yazınızı başka sitelerdede paylaşabilirmiyim?
    bu bilgilerinizi faydalanan ve anlayıp idrak edip yaşantısına katan kullardan oluruz rabbimin inşallah

Bir yanıt yazın