Evliyanın büyüklerinden büyük âlim İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin bir komşusu varmış.
Bir gün o komşuya ölüm gelir çatar. Hazreti İmam onun ziyaretine gider.
Adamın iman nurunun sönmek üzere olduğunu görür ve dua eder.
Lakin hiç bir faydası olmadığını görünce,
– “Yâ Rabbî! Acaba bende mi bir kusur var? Sana bu kadar dua ettim ama hiçbir faydası olmadı’ diye niyaz eder.
Tam o esnada İmamın kalbine bir nida gelir:
– “Ey İmam! Eğer sen bu teveccühlerini (DUALARINI) dağlara yapmış olsaydın, senin hürmetine dağları yerinden sökerdim. Ama bu adamın kalbinin karanlığını açamazsın. Çünkü bunun karanlığı amel eksikliğinden değil, dinsizlerin şirk kutlamalarına katılmasındandır. Burada şirk vardır. Bu yüzden senin teveccühüne iltica edilmiyor” diye bir ilham gelir.
Meğer bu komşu Hinduların (GÜNÜMÜZDE HIRİSTİYALARIN) şirk bayram ve kutlamalarında boyalı pilav pişirip yer ve dağıtır ve de kutlarmış.
(Mektubat-ı İmam-ı Rabbani Cilt 1/266.)
O zaman Hindu adetleri vardı şimdi ise yaklaşan Noel, yani yılbaşı kutlama tehlikesi…
Kimin geleneklerini yaparsan ondan olursun.
Noel hırıstiyan adeti Noel kutlayan hırıstiyandan olur
AYNEN DOĞRUDUR.