RABITA NEDİR?
Rabıta kelime manası itibari ile bağlantı kurmak anlamındadır. Bir kimsenin bir kimseyi hayal etmesi de rabıtadır. Her insan eşini, çocuklarını ve dostlarını her gün belli zamanlarda hayal etmesi de bir çeşit rabıtadır.. Yaşayan, aklı ve şuuru yerinde olan her insan, ya sevdiklerini ya da sevmediklerini veya bunlarla alakalı olmayan şeyleri düşünmek durumundadır.
Rabıta, bazılarına mantıklı gelmeyebilir. Çünkü rabıta aklın üstünde ve ötesinde ulvî bir mevzuu olduğu için mantık gibi dar ve sınırlı bir kalıba sıkıştırılamaz. O sebepten ehil olmayan kimselerin rabıtaya baktığı pencereden bakıldığında bu izahat mantığı aşar mantığın dar kalıbına sığmaz…
Şirk mevzuuna gelince;
önemli olan kimi düşündüğün değil kimi nasıl düşündüğündür.
Eğer ki bir kimse bırak şeyhi veya eşini rabıta etmeyi düşünmeyi, ölü toprak ve kaya parçası bir dağa uluhiyet atfedip düşünse kafir olur.
Rabıta yani düşünme konusunda şeyhini kutsallaştırarak rabıta edenleri asla savunmayız. Şeyh yani mürşid sadece temiz ve saf bir aynadır. Zindan da olan güneşin ışığını görmek istiyorsa pencereden güneşe bakan aynaya bakmalı ki güneşin ışığını görebilsin. Çünkü her insan günahları sebebiyle dünya zindanına atılmış bir mahkumdur. Bu sebeptendir ki, insanın güneşin ışığını kendi gözleriyle görme imkanı yoktur. İnsan dışarıdaki güneşi görmek için dışarıyı gören bir aynaya muhtaçtır…İlahi rızaya ermek ve İlahi nurları temaşa etmek için İlahi rızaya ermiş bir rehbere ve onun İlahi nurları yansıtan saf ayna hükmünde olan gönül aynasına bakmaya ihtiyaç vardır.
Rabıtada aynaya değil aynanın sahibi, yaratanı Allah’a kalbi rabt etmek bağlamak gerek.
NOT: Kadınlar şeyhin suretini hayal etmezler. Onlar gözlerini yumar, iki kaşlarının arasından sadece İlahi bir nur tahayyül eder ve ona odaklanırlar ve o nurun Cenabı Hakkın isminin kendisi olmadığını sadece O’nun isminin nurunun bir tecellisi(yansıması) olduğunu düşünürler..
Rabıta; irâdî ve gayri ihtiyari olmak üzere iki türlüdür..
1- Gayri İhtiyari Rabıta: Her insanın ayık olduğu her an içinde yapmış olduğu iyi veya kötü düşüncelerin tamamına irade dışı rabıta veya düşünce, hayal kurma gibi isimler verilir…
2- İrâdî Rabıta: Kendisine değer verilen bir şahsın suretini göz önüne getirerek onun Allah katındaki değerini, iyiliklerini, kalbî güzelliklerini düşünerek onun manevi rengine bürünmek yani; onun ahlakı ile ahlaklanmaktır. Nitekim, Peygamberimiz bir hadisi şerifinde “Allah’ın ahlakı ile ahlaklanınız” buyurmaktadır. Hiç şüphesizdir ki, Allah’ın ahlakı Kur’an ahlakıdır. Onun en güzel yaşayan örneği Peygamberimiz olmuştur. Peygamberimizin ahlakını en güzel yaşayanlar ise evliyalardır. O halde Peygamber ahlakını ahlak edinebilmek için onun ahlakını en güzel yaşayan canlı örnekler olan mürişidi kâmillerin ahvallerine bakmak gerekir. Şayet, sırf dini kitapları okuyarak güzel ahlak edinmek mümkün olsaydı onca ilahiyatçı sapıklar meydana gelmezdi.
İradî Rabıta İbadet midir.?
Rabıtanın ibadet olduğunu söyleyen hiç bir şeyh, mürşid yoktur. Şu halde rabıta yapmak yani; sevenin sevdiğini veya saygı duyanın saygı duyulanı ululamadan düşünmesi ibadet değildir.
İbadet bir kimseye ta’zim yaparak onu ululayarak ona kulluk yapmaktır. İçinde ta’zim olmayan kulluğa ise kölelik denir.
SORU: Rabıtanın sufiler tarafından uydurulduğu söylenilmektedir. Hatta bu hususta bazı kimseler daha da ileri giderek Kur’an’dan bazı ayetlere yanlış anlam vererek rabıta yapanların müşrik olduğunu söylerler. Örneğin; “
-” Dikkat et, hâlis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah’a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez. (Zümer-3)
Bu ayeti ehli sünnet alimleri nasıl anlamışlardır ve İslam’da rabıtanın yeri nedir?
CEVAP: Elmalı Hamdi tefsirinde ve diğer Ehli Sünnet ulemasının tefsirlerinde Zümer Suresi 3. ayetin tefsiri şu manada yapılmaktadır:
-” Şirk koşanlar, hep Allah’tan aşağı olanlardan birtakım veliler, koruyucular tutmak isterler. İsterler ama O’ndan başka velilere, emir sahiplerine tutunanlar, gerek “İlahları, bir tek ilâh mı yapmış?” (Sâd, 38/5) diyenler gibi putlara, gerek meleklere ve gerekse İsâ gibi şerefli kullara ilâh diye sarılanlar “Biz onlara ancak, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz derler.” (Zümer-3)
Görüldüğü gibi ilgili ayet putperestler ve İsa’ya “ilah” diyen Nasara hakkında nazil olmuştur. Zira onlar Allah’tan başkasına ibadet etmektedirler. Tefsirde de böyle ifade edilmektedir. Bu sefiller rabıta yapan, Allah’tan başkasına ibadet edilmeyeceğine iman eden müminleri o putperestlere benzetme gafletine düşmekteler. Dikkat edilirse ayette; “Biz onlara sadece bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” ibaresi geçmektedir. Hak yolda olan hiç bir sofi asla, kendisini Allah’a yaklaştırmak için şeyhine ibadet etme sapıklığında bulunmaz. O sofi ancak, Allah’a kulluk eder ve şeyhini Allah’a yaklaştırma hususunda şeyhini bir rehber bir üstat bilir.
Sufiler herkese Allah’ı sevdirmeye çalışan gerçek müminlerdir.. Buna rağmen anlayış fukarası, basiretleri bağlı Molla Kasım zihniyetli okumuş ama okuduğunu anlayamamış bazı cahiller, bu ayetlere yanlış mana vererek temiz müminlere şirk atfetmekteler.
Şirkin ne olduğundan habersiz gafiller kalkıyor başkalarını şirkten kurtarma çabasına girişiyor. Oysaki bu kimseler ikilik şirk batağına saplanmış, varlık pisliğinin içinde yüzen pislik böcekleri gibidir. Bunlar farkında olmasalar da bu da şeytanın onlara oynadığı oyunlardan birisidir.
Tekrar ediyoruz ki hiç bir sofi Allah’tan başkasına kulluk etmez ve şeyhinin sadece Allah’ın değerli bir kulu olduğuna inanır. Her türlü faydayı Allah’ın yarattığına, tek kuvvet ve kudret sahibi Allah’ın olduğuna, başkasının ma’budluğa hakkı olmadığına bütün kalbi ile inanır.
Vesile hakkında Allahu Teala şöyle buyurmaktadır, mealen;
-” Ey inananlar, Allah’tan korkun, (vebteğû ileyhil-vesileh) O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz.” (Maide-35)
Ayette görüldüğü gibi (vebteğû ileyhil-vesileh) “O’na (Allah’ın rızasına) yaklaşmak için vesile arayın” buyurulmaktadır. Bu vesileye sadece Kur’an’ın zahiri olan farzları yapmak ve haramlardan kaçmak olarak bakanlar yanılmaktadır. Zira Kur’an’ın zahiri olan emir ve yasaklar elde olan bir mevcuttur. O halde Kur’an’ın başka bir emri olan ihlası elde etmek ve riyadan kurtulmak için olan vesile nasıl bir vesiledir..? Görünürde olmayan bu vesile, Kur’an’ın zahirini ve özünü bilen ve anlayan rasihun alimlerdir. O alimler ise İmamı Rabbani hazretlerinin belirttiği nefsini kötü huylardan tezkiye, ruhunu Allah sevgisinin haricindeki sevgilerden tasfiye etmiş mürşid-i kâmillerdir. O halde Allah’ın rızasına ulaşmak için Allah’ın rızasına ulaşmış kimseler aranmalıdır. Kendisi boğulmakta olan birisi başkasının kurtuluşuna naslı vesile olabilir..?
S O R U :
Bir selefiyeci şöyle bir soru sormaktadır:
“Peygamber veya sahabelerin rabıta yaptığını isbat edebilir misiniz..?
CEVAP:
Gönlü bir an Allah’tan gafil olmayan Peygamber efendimiz neden ve neye rabıta yapsın..?
Bu sapkın adamlar Peygamber efendimizin mübarek gönüllerini kendi paslı gönülleri gibi sanarak böyle densiz sorular sormaktalar. Şu iyi bilinmelidir ki, Peygamberler ve mürşid-i kamiller rabıta yapmaz murakabe yaparlar. Sahabelerin her birisi de birer mürşidi kamil olduğuna göre onlar ancak murakabe yapmışlardır. Ancak onlarında bidayette Rasulullaha rabıta yaptıkları varidtir. Bunun bariz örnekleri vardır. Hz. Ebu Bekir(r.a.) ve İbn-i Abbas(r.a.) gibi sahabeler ve tabiinden Üveysi Karani bunlardandır. Üveysi Karani (k.s.), Rasulullahı yıllar boyu görmeden hayal ederek yani; rabıta ederek yaşadı. Rasulullahın onun hakkındaki övgülerini duymayan yoktur sanırız.
TASAVVUFÎ RABITA NEDİR?
Tasavvufi Rabıta; ruhunu ve nefsini her türlü kötülükten arındırmış Allah dostu kamil ve mükemmil bir zâtın gönül aynasına yansıtılan marifetullahı ve İlahi nurları, baş gözünü kapayarak gönül gözü ile gözler kapalı olarak seyretmek için kurulan manevi bağlantıya RABITA denir.
Rabıta demek, düşünce bağı demektir. Her insanın yaşam süreci içinde her an gönlü, aklı ve düşüncesi bir şeylere rabıtalıdır. Allah’ın Rasulü’ne (s.a.v.), Eshab-ı Kiramdan (Allah Onlardan razı olsun) bazıları;
-“Ey Allah’ın Rasulü bizim aklımıza bazen öyle kötü şeyler geliyor ki bunları size söylemekten haya ediyoruz. Bu durum hakkın da ne buyurursunuz?” diye sorduklarında, Allah’ın Rasulü onlara şu mealde cevap verir:
– “Aklınıza gelen kötü düşünceleri kötü bilmeniz imandandır.”
Bu da şu demek oluyor ki, Sahabelerin dahi akıllarına kötü düşünceler gelmektedir. O halde insanın gönlü bir havuz mesabesindedir. Ona her türlü düşünce akmaktadır. Peygamber aleyhisselam Efendimiz yukarıda geçen hadisi şerifte, kalbe gelen kötü şeyleri akıl gücü ile temyiz edip, kötü düşünceleri kötü bilmeyi imandan olduğunu bildirerek konuya açıklık getirmektedir. Her insanın rabıtası, ilminin seviyesi ile orantılıdır.
Kişinin aklı, inancı, sevdiği veya korktuğu şeyler her ne ise, bağlantısı, yani; rabıtası da onunla ilgilidir.
Peygamber(s.a.v.) Efendimiz alimler hakkında buyurdular ki:
-“Alim ölse bile diridir, cahil diri olsa bile ölüdür.”
-“İlim ibadetten üstündür.”
Peygamber (s.a.v) Efendimiz; (Zikrü’s-sàlihîne keffâretü’z-zünûb) (Deylemi)
-” Salihlerin anılması günahlara keffarettir. “diye buyurdu.
-” Peygamberleri anmak, hatırlamak ibadettir. (Deylemi)”
-” Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.” (Ebu Davud)
-” Âlim ile oturmak, yüzüne bakmak ibadettir.” (Hâkim)
İmam Caferi Sadık (k.s.) hazretlerine; “Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.” hadisi şerifi sorulduğunda şöyle açıklamada bulunmuşlardır: “Bundan maksat, kendisine bakıldığında sana Allah’ı ve ahireti hatırlatan alimdir. Bunun tersi olan kimseye bakmak fitne ve sapıklıktır.”
“Kişi sevdiğini çok hatırlar” hadisi şerifince bir kimse, neyi çok seviyorsa veya nelerden aşırı korkuyorsa, onlara gönlünü daha çok rabtetmektedir. Veysel Karani (k.s.) hazretleri o yüksek mertebeye Rasulullahı çokca düşünerek yani rabıta ederek gelmiştir. Kişinin sevgilisine olan rabıtası onu, sevgilisinin hayalini daha çok düşünmeye ve onu gözünde daha da değerli kılmaya sevk edecektir. Allah’ı çok seven bir kimse de, O’nun sevdiği kimseler olan peygamberleri, evliyaları, Allah’ın emirlerini yapmayı, yasaklarından kaçınmayı rabıta edecektir. Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’i daha çok okuyup, buna göre yaşamını düzenleyecektir.
Rabıtaya şirk diyen sapıklar, sizler hanımınızı ve çocuklarınızı düşündüğünüz zaman şirke girmiyorsunuz da bir sufi Allah’ın dostu bir veliyi düşündüğü zaman mı müşrik oluyor ? Birisini düşünmekle şirke girilseydi, rabıta yapanlara müşrik diyenler müstehcen şeyler düşündüğünde iki kat daha fazla müşrik olurlardı ?
RABITA NASIL YAPILIR?
Abdestli olarak kıbleye karşı teverrük veya diz üstü oturulur. Gözler kapatılır. Önce ölüm rabıtası yapılır. Her canlının öldüğü gibi kendimizin de öleceğini belki oturduğumuz yerden kalkmak dahi nasip olmayacağını düşünerek rabıtaya başlanmalı.
Bir an öldüğümüzü ve kabre vardığımızı düşünüp sorgu meleklerince hesaba çekildiğimizi düşünmeli.
EK 1:
SORU: Rabıtanın süresi ne kadar önemli?
CEVAP:
Rabıtanın süresi hakkında bazı meşayıh en az 15 dakika olmalı diyor ancak rabıtanın süresinden daha çok kemiyeti, içeriği önemlidir.
İyi odaklanma olmadan bir saat yapılan rabıtadan beş dakika tam odaklanıp da yapılan rabıta daha evladır.
SORU: Bazen tam 10 dakika dolmamış oluyor o anda gözümüzü açmak sıkıntı mı?
CEVAP: Hayır sıkıntı olmaz. O durumda daha uygun bir ortam ve süre bulunduğunda tekrar rabıta edilebilir.
SORU:
Akla gelen alakasız şeyler rabıtayı bozuyor mu?
Oturuş şeklimiz nasıl olmalı, seccadede oturmak şart mı? Yerde çok uzun süre oturamayan ne yapmalı? Zikre geçildiğinde ne düşünmeliyiz rabıtamız devam mı etmeli?
CEVAP:
* Bir özür yoksa oturuş teverrük oturuşu olmalı. Özür varsa yani uzun süre oturuşlarda teverrük oturuşu sıkıntı yapıyorsa bağdaş kurulmalı o da olmazsa ayaklar uzatılmalı, o da olmazsa biraz yükseğe oturarak yapılmalı.
* Akla gelen şeyler rabıtayı bozmaz ancak akla gelen her şeyi rabıtanın potasında eritip rabıtaya katılırsa yapılan rabıta hem kolaylaşır hem de rabıtai huzura sebep olur..
* Zikre geçildiğinde rabıta terk edilmeli.
* Zikirde akla gelen her şey ve ruhumuzda hissettiğimiz her duygu o anda İlahi kudretle yaratıldığı düşünülmeli. Böyle olursa zikriniz bir süre sonra taklitten tahkike geçer inşaallah. En faydalı zikir de budur.
Bekir Abdullah 01 Ekim 2012
Esselamu aleyküm seyda.
Ben benim için önemli bir maruzatımı danışmak ve Allah rızası için bu sıkıntımı gidermeni istiyorum.
Ben yıllarca vefat eden şeyhime telebbüs rabıta yaptım. Yani kendimi yok farz edip sanki o varmış gibi. Yeni şeyhimin baştaki görevlileri bunu elimden aldı. Şeyhime defalarca sordum cevapta gelmedi. Görevliye itaat et zarar görürsün bu söz şeyhtendir zaten dediler.
Vel hasılı bıraktıktan sonra eski hallerime vs düştüm. Bir sürü sıkıntıya düçar oldum. Şuan ailemde dağılmak ve ayrılmak üzereyim. Her işim ters gitti. Maddi manevi battım. Günahlarada düştüm. Bir türlü çıkamadım.
Oysa yıllar evvel Muhsin iyi den izin almış ve bunu yapmıştım. Çok sıkıntı yaşamama rağmen hiç bırakmamıştım. Bırak deselerde Muhsin hocaya sorduğumda herkes bişey söyler sen yap demişti. Şimdilerde Bikaç veliye danıştım bunu diyen yanlış dememiş ama Allah tektir teki sever. Usul adap var ne deniyorsa onu yapman hayrınadır. Yoksa istidraca kadar giderdi. Virdini çek rabıtayı da terk et dediler.
Maddi olarak büyük sıkıntılara düştüğüm için ailemide kurtaramayacak bir haldeyim. Kimsede yardım edemedi maalesef.
Bana bir yol göstermeni ve bu rabıtayı bizzat şeyhten bırak diye duymadıkçada tatmin olamamama bir cevap istiyorum.
Şeyh kendisi değil bizatihi görevlisi kızdı ısrar edince dinlemesende zarar görürsün istersen sor dedi. Sorsamda şeyh hep sukut etti bir anlamda veremedim. Siz bu konu hakkında ne tavsiye eder ve ne yapmam konusunda nasihat buyurursunuz?
(İsmim geçmesin rica ederim)
Hürmetler
Aleykümselam Kardeşim.
Şeyh de onun rabıtası da amaç değil araçtır. İbadetlerini yap bilhassa farzları eksiksiz yap, haramlardan sakın. Eğer ibadetlerini aksatıp da rabıtadan büyük haz alıyorsan bil ki o ahval istidraçtır. Şeyhe durumunu sorduysan o da sükut etmiş ise evet anlamındadır. Yani o eski rabıtayı bırakmalısın.
Peki hocam, maalesef çok yanlışlara düştüm Allah tan korkuyorum. Telafisi olmayan dönüşlerden. Nefsim beni mahfetti şeytanda bayram etti. Bu aciz günahkâra dua buyrun. Buyrunki ne kefaretini ne de cezasını vermesin Allah. Af edecek iyilikler yaptırsın ve bana rızası doğrultusunda sofilik yapmayı nasip etsin.
Allah’a emanet olun..
İnşaallah sana dua ederiz.
Hocam selamün aleyküm sitenizi yeni keşfettim, Allah razı olsun kafamızdaki sorulara derinlemesine cevaplar vermişsiniz. Benim sorum , daha bir kaç ay önce seyyid muhammed mubarek k.s istisab ettim , vekil ile el alarak , vird dersime de başladım fakat rabıta yapamıyorum, neden yapamadığımın sorusunu kendime sorduğumda şeyh gerçekten rabıta yapılacak seviyede mi acaba diye vesvese geliyor , bu tarz düşüncelerden hiç emin olup deneyemedim bile , ne yapmam lazım
Aleykümselam.
Allahu teala sizlerden de razı olsun. Sitemiz Kuran ve Sünnete bağlı her türlü bidat ve dalaletten uzaktır elhamdülillah.
Allahu teala mübarek kılsın intisabınızı.
Aklınızda acabalar dolaştığı sürece bağlılığınız nakıstır. Sekteler ondandır. Acabaları ehil alimlere sormanız icab eder. Zinhar tasavvuf düşmanı kimseleri ehil alim bilmeyesiniz.
BU GÜNLERDE MENZİL ŞEYHLERİ HAKKINDA OLUMSUZ SÖZLER YAYGARALAR DOLAŞMAKTADIR. BU YAZIMIZI DİKKATLİCE OKURSANIZ NEYİN NE OLDUĞUNU AKLINIZDAKİ SORULARIN CEVABINI ALMIŞ OLURSUNUZ İNLŞAALLAH…
Gavsı Sani S.Abdulbaki hazretleri her mürşid gibi bir vesile idi. O ahirete göçtü. Evlatları arasında avamın yaygara yaptığı şeyler sofiler için büyük bir imtihandır. Sofi olmayan veya kalplerinde acabalar dolaşan yarım bağlı kimseler bu fitneye alet olmaktadır. Bir sufi İster bunlardan birine bağlansın veya bir başkasına bağlansın ama sakın onlar hakkında söylenen olumsuz sözler söylemesin ve söyleyenleri dinlemesin ki vartaya düşmesin… Şeytan der ki, “bunlar nasıl velidir kendi aralarında miras tartışmalarına giriyorlar bunlar nasıl mürşid olabilir” der.
Zinhar bu gibi söylentilere takılmamalı… Hz. Ali ve Hz. Muaviye sahabe olmalarına rağmen onlar arasında dahi memleket meseleleri hakkında söylentiler ve olaylar vukuu buldu. Ama onlar bunları nefsani duygularla yapmadılar. Şeriate daha uygun olanı nasıl yapılır derdi ile içtihat yaptılar. Sahabe ve tabiin alimleri onların bu mücadelelerine içtihat dediler. İsabet edene on misli sevap hata edene ise bir misli sevap var” dediler. Onlara yaptıkları o mücadlelerden dolayı asla “fasık oldular” demediler. Cahil avam ise onu kişisel mesele sandılar ve çok kötü şeyler söylediler.
Şu durumda mevzubahis sadatlarda ashabın büyüklerinin yaptığının bir benzerini yapmaktadır ama cahiller bunu kişisel mesele sanıp takıntı yapıyorlar ve fitne seline kapılıp boğuluyorlar…
Bize düşen onların şeriate uygun düşen mücadelesine dil uzatmamaktır, müdahale etmemektir.
Bazı cahiller mevcut mücadelenin şeriate uymadığını sanırlar ve şeriat adına ahkam kesebilirler buna çok dikkat etmek gerek.
Hocam şeyhi olmayanların seyhiyim buyuruyor Borlu Ahmed Kuddusi hazretleri. Vefat etmiş birine rabıta yapmalı miyim.
Zikir yaparken Kabeyi hayal ediyorum. O an kalbimde müthiş bir zevki ruhani oluyor.
Salavat getirirken de kubbe-i hadra da efendimizin kabrini hayal ediyorum. Bana iyi geldiğini düşünüyorum. Bunu yaptıktan sonra rüyamda kendimi çöl olan uhut savaşında Efendimiz a.s in sağ tarafında idim. Ona atılan okları engellemek için kendimi oklara siper ettiğimi gördüm. Hayır olsun.
“Şeyhi olmayanların şeyhiyim” sözünün bir anlamı ve önemi yoktur. Hiç bir kimseye öyle bir yetki verilmiş değil. Vefat etmiş birine rabıta yapılacaksa Peygamberimize yapılmalı. Sen yine salavatına ve rabıtana devam et.
Daha derin ince ayrıntılarını anlatan rabıta hakkında daha çok bilgi edinebilecegim kitap var mı tavsiye edebileceğiniz illa kafamıza takılan şeyler oluyo hiç bisey bilmeden girdim bu yola ben
Sitemizdeki rabıta ile ilgili diğer yazıları okumanızı tavsiye ederiz. Diğer kitaplarda bulamayacağınız DERİNLİKLERİ ve Ayrıntıları burada bulabilirsiniz.
BAĞLANTILARI (LİNKLERİ) TIKLA VE OKU:
https://islamdergisi.com/genel/rabita-nedir/
https://islamdergisi.com/genel/rabita/
https://islamdergisi.com/genel/rabita-ile-ilgili-aldigim-bazi-sorular-ve-onlara-verdigim-yanitlar-sunlardir/
https://islamdergisi.com/genel/cakralar-reiki-yasam-enerjisi-ve-letaifler/
Teşekkür ederim Allah razı olsun
Rica ederiz Zeynep hanım. Allah sizden de razı olsun.
Selamünaleyküm rabıtanin süresi ne kadar önemli bazen tam 10 dk dolmamis oluyo o anda gözümüzü açmak sıkıntı mı akla gelen alakasız şeyler rabitayi bozuyo mu oturuş şeklimiz nasıl olmalı yerde çok uzun süre oturamıyorum seccadede oturmak şart mı zikre geçinde ne düşünmeliyiz rabıtamiz devam mı etmeli Allah razı olsun
SORU: Rabıtanın süresi ne kadar önemli?
CEVAP:
Aleykümselam Ayca. Allah sizden de razı olsun.
* Rabıtanın süresi hakkında bazı meşayıh en az 15 dakika olmalı diyor ancak rabıtanın süresinden daha çok kemiyeti, içeriği önemlidir.
İyi odaklanma olmadan bir saat yapılan rabıtadan beş dakika tam odaklanıp da yapılan rabıta daha evladır.
SORU: Bazen tam 10 dakika dolmamış oluyor o anda gözümüzü açmak sıkıntı mı?
CEVAP: Hayır sıkıntı olmaz. O durumda daha uygun bir ortam ve süre bulunduğunda tekrar rabıta edilebilir.
SORU:
Akla gelen alakasız şeyler rabıtayı bozuyor mu?
Oturuş şeklimiz nasıl olmalı, seccadede oturmak şart mı? Yerde çok uzun süre oturamayan ne yapmalı? Zikre geçildiğinde ne düşünmeliyiz rabıtamız devam mı etmeli?
CEVAP:
* Bir özür yoksa oturuş teverrük oturuşu olmalı. Özür varsa yani uzun süre oturuşlarda teverrük oturuşu sıkıntı yapıyorsa bağdaş kurulmalı o da olmazsa ayaklar uzatılmalı, o da olmazsa biraz yükseğe oturarak yapılmalı.
* Akla gelen şeyler rabıtayı bozmaz ancak akla gelen her şeyi rabıtanın potasında eritip rabıtaya katılırsa yapılan rabıta hem kolaylaşır hem de rabıtai huzura sebep olur..
* Zikre geçildiğinde rabıta terk edilmeli.
* Zikirde akla gelen her şey ve ruhumuzda hissettiğimiz her duygu o anda İlahi kudretle yaratıldığı düşünülmeli. Böyle olursa zikriniz bir süre sonra taklitten tahkike geçer inşaallah. En faydalı zikir de budur.
Allah razı olsun hakkınızı helal edin ?
Hakkımız helal olsun Allah sizden de razı olsun Ayca hanım.
“İnsanın sevdiğini, evladını vs. düşünmesi şirk olmuyor da, şeyhini düşünmesi şirk oluyor?” sorusu çok mantıklı gelmiyor. Evet, insanın evladını, eşini, dostunu Allah için sevmesi gerek ama öyle olmasa da sevgi besleyip onu düşünür. Allah için sevdiğini düşünmeyebilir farkında olmayabilir. Ya da direkt sadece seviyor ve düşünüyordur. Bunun şeyhe olan rabıta ile kıyaslanmasini anlamıyorum. Zira diğerlerini normal olarak sevdiğiniz için düşünürsünüz. Ama şeyhteki rabıtada, şeyhine bakıp, onunla muhabbet bağı kurup, Allah Teâlâ nın hatırlanması durumu sözkonusu olduğu söyleniyor. Bu nasıl diğer rabıta kurulan, gönül bağı kurulan sevgilerle karşılaştirilabilir?. Bir de bir şeyh illâ ben ölsem de hep beni düşünecek bana rabıta yapacaksınız der mi. Muridanlari bunu araç değil amaç haline getirir mi. Benim şeyhimi düşüneceksiniz illâ ki der mi. Bak şeyhimiz öldü diye başkasına rabıta yapanlar çarpılır vs. der mi. Bunlar tasavvuf tarikat yolunu zedelemez mi?
Söz konusu rabıta meselesi bazılarına mantıklı gelmeyebilir. Çünkü rabıta aklın üstünde ve ötesinde ulvî bir mevzuu olduğu için mantık gibi dar ve sınırlı bir kalıba sıkıştırılamaz. O sebepten ehil olmayan kimselerin rabıtaya baktığı pencereden bakıldığında bu izahat mantığı aşar mantığın dar kalıbına sığmaz…
Şirk mevzuuna gelince;
önemli olan kimi düşündüğün değil kimi nasıl düşündüğündür.
Eğer ki bir kimse bırak şeyhi veya eşini rabıta etmeyi düşünmeyi, ölü toprak ve kaya parçası bir dağa uluhiyet atfedip düşünse kafir olur.
Rabıta yani düşünme konusunda şeyhini kutsallaştırarak rabıta edenleri asla savunmayız. Şeyh yani mürşid sadece temiz ve saf bir aynadır. Zindan da olan güneşin ışığını görmek istiyorsa pencereden güneşe bakan aynaya bakmalı ki güneşin ışığını görebilsin. Çünkü her insan günahları sebebiyle dünya zindanına atılmış bir mahkumdur. Bu sebeptendir ki, insanın güneşin ışığını kendi gözleriyle görme imkanı yoktur. İnsan dışarıdaki güneşi görmek için dışarıyı gören bir aynaya muhtaçtır…İlahi rızaya ermek ve İlahi nurları temaşa etmek için İlahi rızaya ermiş bir rehbere ve onun İlahi nurları yansıtan saf ayna hükmünde olan gönül aynasına bakmaya ihtiyaç vardır.
Rabıtada aynaya değil aynanın sahibi, yaratanı Allah’a kalbi rabt etmek bağlamak gerek.
Bu bahsettiğiniz hayal kurmak degil mi yada şöyle sorayım rabıta ve hayal kurmak arasında ne fark vardır bunu sadece öğrenmek için soruyorum yanlış anlaşılmasın
Evet rabıta hayal kurmak gibi ama hayal kurmak değil. Çünkü rabıta daha önce bizzat gördüğümüz bir şahsı hatırda tutmaktır hayal ise var olan ama hiç görmediğimiz bir şahsı birilerine benzeterek hatırda tutmaktır.
Mesela Peygamberimizi her müslüman zaman zaman hatırlar hayal eder. Burada denilirse ki öyle ise Peygamberimizi rabıta edelim başkasına ne gerek var. Peygamberimizi yaşarken görmüşseniz doğrudur. Ama yaşarken görmeyen birisi hiç görmediği birisini ancak hayal edebilir rabıta edemez. Yani başkalarına benzeterek hatırlar. Buda sofi için isabetli bir rabıta olmaz. Ancak sofinin keşfi açılır da Peygamberimizi rüyada ve uyanıkken görürse işte o zaman Rasulullahı rabıta etmek şeyhi rabıta etmekten daha verimlidir.
Hocam ben rabıta yapamıyorum neden acaba.rabıta yerine zikir çeksem olurmu?
Yada peygamber efendimize (sallallâhu aleyhi vesellem) yapsam rabıtayı olurmu?
Rabıta yapamamak manevi alakalarınızın başka şeylere fazla olmasındandır. Peygamberimize rabıta yapmak daha zordur. Siz en kolayı olan ölüm rabıtası yapınız başlangıçta o daha faydalı olur.
Birde tam olarak Rabıta nasıl yapılır Rabıta ya girerken neler söylenmeli neler okunmalı neler düşünmeliyiz bu kunuda Bilgi verirseniz çok minnettar olurum deyerli hocam,ben daha önce hiç rabıta girmedim Ama şimdi girmek istiyorum
Rabıta ancak Peygamberimize veya kamil ve mükemmil bir mürşide yapılır. Nakıs şeyhe yani kemalatı eksik şeyhe rabıta hastalık yapar. O sebeple eğer öyle bir mürşide bağlı değilsen her gün en az 20 kez ölüm rabıtası yapmanızı tavsiye ederim.
Rabıtaya girmeden önce abdest alınır, diz üstü yüz kıbleye gelecek şekilde oturulur gözler kapatılır ve 33 kez istiğfar yapıldıktan sonra bağlı olduğunuz mürşidin namaz abdest aldığını ve daha sonra yatsı namazını kıldığını düşününüz. Onun namazı bittikten sonra tekrar 33 kez istiğfar edip gözlerinizi açınız. Başka türlü rabıtalarda vardır ama kadınlar için en uygunu budur.
Her gün rabıta yapmalıyız o halde her gün ölümü hatırlamak lazım ki kalbimiz kötü şeylerden arinsin
Peygamberimiz “Günde 20 kez ölümü hatırlayana şehid sevabı verilir(yani şehidlere verilen sevaplar gibi çok sevap verilir)” buyurmuştur.
Rabitada uyuşma hissediyorum hocam birde boynumdan tutulup çekildim neden acaba almam gerrken mesaj nedir
Rabıtaya oturmadan önce kelimei şehadet getirip iman tazelemesi yap bir de felak ve nas ve ayetel kürsiyi oku ki şeytanlar sıkıntı çıkaramasın.
Hocam esselamu aleyküm rabitada ilk önce bir sürü leblebi göründü sonrasında biraz geçti ve açık bir ağız gördüm büyük ve sonra çatal gördüm dişleri fazlaca olan hayrolsun insAllah ne ders çıkarmalıyız bundan
Aleykümselam.
Rabıtada görülen her zevk veren şeyleri ve türlü yiyecek ve içecekleri gönül gözünden sil ve kalbini İlahi muhabbete hazır saf ayna yap.
Ölüm rabıtası da mürşid rabıtası da gereklidir. Rabıta mürşide tapmak değil mürşidi tanıyıp onun gibi Allahı sevmektir.
İnsAllah hocam dualarınıza talibim Çarşamba günümahkeme olacak insAllah murat ismi dua ederseniz mutlu oluruz Allah razı olsun
Dua ederiz inşaallah.
Eşim cezaevinde ben ders veriyorum öğrencilere bahsetmiştim kuran tecvid dersleri veriyorum ondan sebeb mutlu oldum feyz açısından haftaya mahkememiz var cezaevinde hidayet üzere olduğunu düşünüyorum fakat yaşam şartları çok zor olduğundan gelmesini niyet alarak ve eğer bir senedir içeride kötü bir sonuç alınırsa isyan etmesinden ve imanını kaybetmesinden çok korkuyorum kötü aliskanliklarindan temizlenip pak bir şekilde çıkması icin istiğfar ile birlikte dua istedim şeyhimden Kuru gül buketi gördüm o hal üzere
Dualarınız kabul olur inşaallah. Gül, muhabbettir. Gülün kurusu devamlı muhabbette delalet eder.
Rabitada efendimizi düşünürken bembeyaz bir alanda kabeyi görmek hocam birde eşimi niyet alıp durdum haftaya mahkememiz olacak Kuru gül buketi gördüm hayrolsun insAllah yardımcı olursanız mutlu olurum dua ederim insAllah
Maneviyatta Kabe’yi görmek istikamet üzere olduğunuza delalet eder aynı zamanda feyzleneceğiniz anlamına gelir.
Eşinizi ne anlamda niyet ettiniz?
Peki hocam basiret gözü perdeli derken nasıl duzeltmeliyim kendimi elimden geleni yapmaya çalışıyorum kötü birşey bu değil mi
Canını sıkma peygamberler ve evliyalardan başka herkesin basiret gözü perdelidir. Kolay değil onun açılması ama önemli olan istikamet üzere olmaktır.
Selamün aleykm hocam rabitada iken bir hal üzere bir adamın gözlerinin sadece beyaz bir örtü ile kapalı olduğunu gördüm bilginiz varmı bu konuda
Rabıtada gördüğün kendindir. Basiret gözünün perdeli olduğu ima edilmiş.
Rabitada başıma bir taç oturtuldu hocam mana verebilir miyizmm
Güzel bir ahvale gireceğiniz manasına gelir.
Hocam rabitada çekirdek siyah aşağı doğru eğilip dökülmesi nedir acaba birde rahlede kuranı kerim süslenmiş öyle güzel bilgilerinizi bekliyorum
Rabıtada çekirdek görmek ağzı gereksiz sözlerden korumak gerektiği anlamına gelir. Rahlede tezyinatlı Kuran-ı Kerim görmek Kuran’ı güzel okumanın lüzumu anlamındadır. Tecvid bilmiyorsanız tecvid öğrenmeniz gerektiği uyarısı vardır. Çünkü tecvidsiz Kuran okumak hatadır.
Hocam esselamu aleyküm rabitada süte şeker karıştırdılar kaşık ile sonra başımdan aşağı döktüler kim olduğunu hiç görmedim şerli bir durum olabilermi
Aleykümselam.
Şerli durum değildir.
Süt iman gücüdür. şeker de cezbedir.
Hocam selamün aleykum rabıta anında bir göbek ve deliğinden ıslak mendilin içeri sokulduğunu gördüm acep neye delalettir hocam bir cevap verirseniz çok sevinirim
Aleykümselam.
Mendil temizliktir. Kalbinizi masivadan temizleme anlamına gelir.
Allah razı olsun hocam dikkat edecwgim
Allah sizden de razı olsun kardeşim.
Hocam s.a rabitada bir sol ayak gördüm üzerinde siyah nokta şeklinde biseyler vardi yavaş yavaş çekildi o ayak hayırdır İnşallah bilginiz varmı bu konuda
Sol ayak ve siyahlıklar ayakla işlenen günaha veya gidilecek yanlış bir yere delalet eder. Bu konuda siz bir uyarı vardır.
Esselamu aleykum ve rahmetullah hocam çok garip bir rüya gördüm mana verecek kimse yok çevremde bir bakarsanız çok sevinirim Bir dergahtan bana balık gönderiyorlar sadece bir balık. Elime alıyorum balığı sonra birden boynuma yapisiyor sanki öper gibi sonrasında korkuyorken korkum gidiyor yere su döküyorum baligida suyun üzerine koyuyorum hayrolsun insAllah nasıl yorumlanır inanin ilkkez bu kadar merak ediyorum
Aleykümselam.
Rüya yorumu yapmıyoruz.
Simdiki zamanda uveysilik diye bisey varmi uveysi zikri dogrumu varmi boyle bisey duydum ne kadar dogru bilgilendirirsenz sevinirm
Saliha hanım üveysilik her devirde vardır ama bu zaman da yalancılar daha çok olduğu için onlara itibar etmemelidir. Hele bir kimse ben üveysi mürşim derse ona asla itibar etmemelidir. Çünkü ulema üveysi veli olur ama mürşid olamaz. Olursa zahirde bir üstadı, bir mürşidi olmalı onun da silsilesi Peygamberimize kadar kopmadan uzanmalıdır.